11Onlara: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın” denildiği zaman: Bizler ancak ıslahatçılarız, derler. "Ve izâ kıyle lehüm lâ tüfsidu fil-ardı". Bu da yekzibun ya da (ve minennasi men) yekulu üzerine ma’tûftur. Rivâyete göre Selman radıyallahü anh: Bu Âyetin adamları henüz gelmedi, buyurmuştur. Belki de bundan şunu kastetmiştir: Bunun adamları sadece bunlar değildir, ileri de aynı hâlde insanlar olacaktır, demek istemiştir. Çünkü âyet içindeki zamirle mâkabline bağlıdır. Fesat (bozgunculuk) dengeden çıkmaktır. Aksi salahtır. İkisi de bütün zararlı ve yararlı şeyleri içine alır. Onların yeryüzündeki bazı fesatları şu idi: Müslümanları aldatmak, onlara karşı kâfirlere yardım etmek ve sırlarını onlara ulaştırmakla savaş ve fitne çıkarmaktır. Çünkü bu, yeryüzünde bulunan insan, hayvan ve ekinlere zarar vermeye götürür. Haramları açıktan işlemek ve dini horlamak da buna girer; çünkü şerîatın hükümlerini ihlal etmek ve onlardan yüz çevirmek kargaşa çıkarır ve nizam-ı âlemi bozar. Onlara bunu diyen de ya Allahü teâlâ'dır ya Resûlüdür ya da bazı mü'minlerdir. Hişâm ile Kisâî, kıyle lâfzını işmâmla (sükûndan sonra dudakları yummakla) okumuşlardır. (Bizler ancak ıslahatçılarız, derler). İza'nın cevabıdır ve nasihat edene sert şekilde itirazdır. Mana da şöyledir: Bize böyle demeniz doğru değildir; çünkü bizim şânımız ıslah etmektir ve bizim hâlimiz bozgunculuk şaibesinden uzaktır. Bu mana şuradan çıkarılmıştır; çünkü innema edâtı dahil olduğu şeyi kendinden sonra gelene hasr eder, (onunla sınırlar). Meselâ innema zeydün muntalikun (ancak Zeyd gidicidir) ve innema yantahku zeydun (ancak giden Zeyd'dir) denilir. Böyle demeleri şundan dolayıdır; çünkü onlar kalplerindeki hastalıktan dolayı bozgunculuğu ıslahat şeklinde düşünmüşlerdir. Nitekim Allahü teâlâ: "Ameli kendine kötü gösterilip de onu güzel gören kimse!” (Fatır: 8) buyurmuştur. |
﴾ 11 ﴿