173

Allah size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkasına kesileni harâm etti. Kim darda kalır da saldırmaz ve haddi aşmazsa, ona günah yoktur. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.

"Allah size ancak ölüyü haram etti” onu yemeyi ve ondan yararlanmayı, o da boğazlanmadan ölendir. Hadis diri hayvandan kesilen şeyi de ölü saymıştır. Örf ve adet balıkla çekirgeyi ölüden çıkarmıştır ya da şerîat istisna etmiştir. Bir şeyin aynına izafe edilen haramlık örfe göre onda mutlak olarak tasarrufun haram olduğunu ifade eder, ancak özel delille bazı şeyler bunun dışında kalır, Meselâ tabaklanmış deri gibi.

"Kanı, domuz etini” özellikle etin belirtilmesi, hayvanda en çok yenilenin o olmasındandır, diğer kısımları ona tabidir. (Allah'tan başkasına kesileni de haram etti) yani put için kesilirken ses yükseltileni demektir. İhlal aslında hilali görmektir: Ehullül hilale ve ehleltuhu denir ki, hilali görmektir. Ancak görüldüğü zaman tekbir getirerek sesi yükseltmek adet olduğu için buna ihlal denilmiştir. Sonra başka şeye de olsa sesi yükseltmeye denilmiştir. (Kim darda kalır da saldırmazsa) başka darda kalanın aleyhine olarak hepsini kendi almazsa, demektir. Âsım, Ebû Amr ve Hamze, nûn'un kesri ile okumuşlardır.

"Vela âdin” yaşayacak kadarını veya açlık sınırını aşmazsa, demektir.

Şöyle de denilmiştir: Devlete karşı gelmez ve yol kesmezse, buna göre yolculuğunda isyan edene bundan yemek mubah olmaz. Şâfiî mezhebinin zahiri ve İmâm Ahmed'in görüşü de budur.

"Ona günah yoktur” onu yemede.

"Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır” yaptığını "çok merhametlidir” ona izin vermekle. Eğer: İnnema edâtı hükmün zikredilenlerle sınırlı olmasını gösterir, hâlbuki zikredilmeyen nice haramlar vardır, denilirse? Ben de şöyle derim: Maksat haramlığın zikredilenlerle sınırlanmasıdır, mutlak değildir ya da haramhğı normal şartlarladır. Sanki şöyle denilmiştir: Bunlar size darda kalmadığınız zaman haram edilmiştir.

173 ﴿