256

Dinde zorlama yoktur; doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. Artık kim tağutu inkâr ederse, kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Allah hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir.

"Dinde zorlama yoktur” çünkü aslında zorlama başkasını hayırlı görmediği bir işi yapmaya mahkum etmektir. Zorlama yoktur ancak

"doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır” îman küfürden açık âyetlerle meydana çıkmıştır. Deliller îmanın ebedî saadete götüren doğruluk, küfrün de sonsuz mutsuzluğa sevk eden sapıklık olduğunu göstermiştir. Akıllı kimse bunu ne zaman fark ederse, nefsi mutluluk ve başarıyı elde etmek için îmana koşar, zorlamaya ve baskıya ihtiyaç duymaz.

Şöyle de denilmiştir: Bu, yasak manasında haberdir, yani dinde zorlamayın, demektir. Bu da ya geneldir, Allahü teâlâ’nın:

"Kâfirler ve münâfıklarla cihâd et, onlara sert davran” (Tevbe: 73; Tahrim: 9) âyetleriyle nesh edilmiştir ya da ehl-i kitaba mahsustur. Çünkü rivâyet edildiğine göre bir Ensârî'nin iki oğlu vardı, İslâm gelmeden önce Hıristiyan oldular. Sonra da Medîne'ye geldiler. Babaları yakalarına yapıştı ve: Allah'a yemin ederim ki, Müslüman olmadıkça sizi bırakmam, dedi. Onlar da kabul etmediler; Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e başvurdular. Ensârî: Ya Resûlallah, canımın yarısı gözümün önünde ateşe mi girsin, dedi? Âyet bunun üzerine indi, Efendimiz de onları salıverdi.

"Artık kim tağutu inkâr ederse” şeytanı yahut putları veyahut Allah'tan başka ibâdet edilen veya Allah'a ibâdetten alıkoyan şeyi inkâr ederse, demektir. Tağut faalut veznindedir, aynlâm'a kalp olmuştur.

"Allah'a îman ederse” birlemek ve peygamberleri tasdik etmekle "en sağlam kulpa yapışmıştır” nefsinden böyle sağlam bir ipe sarılmayı istemiş, demektir. Bu da hakka sarılanın doğru görüş ve mantıklı muhakemesi için istiare edilmiştir. (Kopmayan) kesilmeyen demektir. Fesamtuhu fenfesame denir ki, bir şeyi koparmaktır.

"Allah hakkıyla işitendir” sözleri,

"kemaliyle bilendir” niyetleri, belki de bu münâfıklık için tehdittir.

256 ﴿