41

Zekeriyya: Rabbim, bana bir nişan ver, dedi. O da: Nişânın sadece işaretten başka insanlarla üç gün konuşamamandır. Rabbini çok zikret ve sabah akşam onu tesbih et, dedi.

"Zekeriyya: Rabbim, bana bir nişan ver, dedi” bir alâmet ver de onunla gebeliği bileyim de onu güler yüzle ve şükürle karşılayayım ve beklemenin de sıkıntısını ortadan kaldırsın.

"O da: Nişânın sadece bir işaretten başka insanlarla üç gün konuşamamandır". İnsanlarla üç gün konuşmaya gücün yetmemektir. Dili sadece onlarla konuşmaktan tutulmuştu. Tâ ki, süre özel olarak Allah'ın zikri ile geçsin ve nimetin hakkını ödemek için şükriyle geçsin. Sanki: Alametin şükür hariç dilinin tutulmasıdır, demiştir. En güzel cevap sorudan çıkandır.

"İllâ remza” remz hariçtir ki, el yahut baş işâreti gibi. Remz'in aslı hareket etmektir. Denize ramuz denilmesi de bundandır. İstisna da munkatıdır, muttasıl olduğu da söylenmiştir, çünkü asıl konuşma kalp iledir dil, ona delil kılınmıştır. Hadem vezninde remezen de okunmuştur ki, ramiz'in çoğulu olur. Rüsül gibi rümüz de okunmuştur ki, remuz'un çoğulu olur. Hem ondan hem de insanlardan hâl olur, müteramizine demektir. Şu beyitte olduğu gibi:

Ne zaman benimle teke tek karşılaşırsan,

Kalçaların titrer ve uçarlar (korkudan).

(Teke tek sen ve ben demektir).

"Rabbini çok zikret” dilin tutulduğu günlerde, bu da yukarıda geçeni te'kit etmekte ve ondan isteneni açıklamaktadır. Çok zikretmekle kayıtlaması emrin tekrar ifade etmediğini gösterir.

"Sebbih bilaşiyyi” aşiy zevalden güneş batmasına kadarki zamana denir. İkindiden yahut güneş battıktan gecenin ilk kısmı geçinceye kadar da denilmiştir.

"Velibkâr” şafaktan kuşluğa kadar demektir. Feth ile beker'in çoğulu olarak da okunmuştur ki, seher ve eshar gibi olur.

41 ﴿