117

 Onların bu dünya hayatında harcadıklarının hâli, içinde dondurucu bir soğuk bulunan ve kendilerine zulmeden bir kavmin ekinine dokunup da onu mahveden rüzgârın hâli gibidir. Onlara Allah zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

"Onların harcadıklarının hâli” kâfirlerin Allah'a yaklaşmak yahut böbürlenmek yahut duyurmak için harcadıkları veyahut münâfıkların gösteriş ve korku için harcadıkları demektir.

"Bu dünya hayatında, içinde dondurucu bir soğuk olan rüzgârın hâli gibidir” Âyette geçen sırr şiddetli soğuk demektir. Daha çok soğuk rüzgâr için kullanılır, Meselâ sarsar gibi. O aslında mastardır, sıfat olmuştur yahut sıfattır soğukluk onunla nitelenmiştir. Meselâ berdün baridün (dondurucu soğuk) gibi.

"Kendilerine zulmeden bir kavmin ekinine dokunan” inkâr ve isyanlarla zulmeden "onu mahveden” onlara ceza olarak; zira kızarak helâk etmek daha çetindir. Maksat zâyi olan harcamalarını kâfirlerin soğuk rüzgârın vurduğu, kendileri için dünya ve âhirette bir fayda bırakmadığı ekine benzetmektir. Bu da mürekkep (bileşik) teşbihtendir. Bunun içindir ki, teşbih edatının ekine değil rüzgâra getirilmesinde bir mahzur görülmemiştir. Mühleke rihin (rüzgârın helâk ettiği) şeklinde takdir etmek de câizdir.

"Onlara Allah zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı” yani harcamalarını zâyi etmekle onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı. Çünkü onu usulüne uygun şekilde harcamıyorlardı ya da ekinlerini helâk etmekle ekin sahiplerine zulmetmedi, fakat onlar azâbı hak edecek şeyleri yapmakla kendilerine zulmediyorlardı. Lakinne şeklinde şeddeli de okunmuştur ki, fakat nefislerine zulmediyorlardı demek olur. Zamir-i şan takdir etmek câiz değildir; çünkü o ancak zaruret-i şiirde câiz olur, şurada olduğu gibi:

(Ben aşk nedir bilmezdim)

Fakat kirpiklerini gören aşık olur.

117 ﴿