157"Allah'ın Resûlü Meryem oğlu Îsa Mesih'i öldürdük” demeleri yüzünden (onlara lâ'net ettik). Hâlbuki onu öldürmediler de asmadılar da. Ancak (maktul) onlara karıştırıldı. Şüphesiz onun hakkında tartışanlar bundan dolayı bir şüphe içindedirler. Bu hususta zanna uymaktan başka bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. "Ve Allah’ın Resûlü Meryem oğlu Îsa'yı öldürdük, demeleri yüzünden” yani bunu iddia etmelerindendir. Bunu alay yollu demiş olmaları ihtimali de vardır. Bunun benzeri de "şüphesiz size gönderilen peygamberiniz gerçekten delidir” (Şuarâ': 27) kavlidir. Allah'tan medih olarak söz başı olma yahut da onların kötü anlatımlarının yerine güzeli koymak için medih olma ihtimali de vardır. "Hâlbuki onu öldürmediler de asmadılar da. Ancak maktul onlara karıştırıldı” rivâyete göre Yahûdîlerden bir bölük onu ve annesini tutsak ettiler; o da onlara beddua etti, Allah da onları maymunlara ve domuzlara çevirdi. Yahûdîler onu öldürmek için toplandılar; Allahü teâlâ da ona kendisini göğe kaldıracağını haber verdi. O da ashâbına: Hanginiz bana benzetilip de benim yerime öldürülüp asılarak cennete girdirilmeyi ister, dedi? İçlerinden biri kalktı, Allah onu Îsa'ya benzetti, o da öldürüldü ve asıldı. Şöyle de denilmiştir: Bir adam vardı ona münâfıklık ederdi, onun yerini göstermek için çıktı; Allah da onu Îsa'ya benzetti. O da yakalandı, asılıp öldürüldü. Şöyle de denilmiştir: Yahûdî Tayatabus bir eve girdi, orada Îsa vardı; onu bulamadı, Allah da kendisini ona benzetti. Çıkınca Îsa zannedilip yakalandı ve asıldı. Bunun gibi harikulade şeyler peygamberlik zamanında yadsınmaz. Allahü teâlâ onları Allah'a gösterdikleri cüretleri ve büyük mu'cizelerle desteklenen Nebisini öldürmeye kastetmeleri ve buna sevinmeleri sebebiyle kınamıştır. Yoksa bu zanlarına göre konuşmalarından dolayı değil. "Şübbihe” câr ile mecrûra isnat edilmiştir, sanki: Îsa ile maktulü karıştırdılar denilmiştir ya da "kimse öldürülmedi, ancak öldürüldüğüne dâir şayia çıktı” diyenin sözüne göre durum karıştı demektir. Ya da şübbihe makulün zamirine isnat edilmiştir, çünkü öldürdük sözü orada bir muktulün olduğunu göstermektedir. "Şüphesiz onun hakkında tartışanlar” Îsa aleyhisselâm hakkında demektir, çünkü o vaka olduğu zaman insanlar ihtilafa düştüler; bazı Yahûdîler: O yalancı idi, onu gerçekten öldürdük, dediler. Diğerleri tereddüt edip: Eğer o Îsa idiyse arkadaşımız nerede, dediler? Bazıları da: Yüz Îsa'nın yüzüdür, beden arkadaşımızın bedenidir, dediler. Ondan "Allah beni göğe kaldıracaktır” dediğini duyan kimse de: O göğe kaldırıldı, dedi. Bir bölük de: Ceset asıldı, rûh göğe yükseldi, dediler. (Bundan dolayı bir şüphe içindedir) tereddüt içindedirler. Şek iki tarafından biri üstün olmayan şeye denildiği gibi mutlak tereddüde ve ilmin karşıtına da denilir. Bunun içindir ki, onu: "Bu hususta zanna uymaktan başka bir bilgileri yoktur” sözüyle teyit etmiştir. Bu cümle istisnai munkatıdır yani zanna tâbi olurlar demektir. Şekk'in cahillikle ve ilmin de kesin olsun olmasın nefsin yatışacağı itikatla tefsir edilmesi de câizdir. O zaman istisna muttasıl olur. "Onu kesin olarak öldürmediler” yakin bir ölümle, nitekim: Biz Mesih'i öldürdük, demekle bunu iddia etmeleri gibi ya da yakin sahipleri olarak demektir. Bunun manası şöyledir de denilmiştir: Onu bilen kadınlar böyle haber verirler, Ben ise onu kesin bilgimle öldürdüm. Bu da kateltüş şey'e ilmen ve nahartuhu ilmen (onu ilmimle öldürdüm ve boğazladım) sözünden gelir ki, o hususta kesin bilgin olduğunu kastedersin. |
﴾ 157 ﴿