96Sabahı yarandır. Geceyi dinlenme; güneşi ve ay'ı hesap için yaptı. İşte bu, mutlak gâlib ve her şeyi bilenin takdiridir. (Sabahı yarandır) sabah direğini gecenin karanlığından yarandır ya da gündüzün beyazlığından yarandır yahut sabah karanlığım yarandır. îsbah arkadan gelen kalıntıdır. Isbah aslında asbaha'nın mastarıdır, sabaha girmek manasınadır, sabaha isim olmuştur. Hemzenin fethi ile çoğul olarak asbah da okunmuştur. Medh üzere nasb ile "falıka” da okunmuştur. (Geceyi dinlenme yeri kıldı) gündüz yorulanlar istirahat etmek için onda dinlenirler. Sekene ileyhi deyiminden gelir ki, birinin yanında rahatlamak ve huzur bulmaktır. Ya da halk onda sâkin olur demektir, "liteskunu fini” (Yûnus: 63) kavlinde olduğu gibi. Sekenen'in nasbi da bir kırâata göre "cail"in delâlet ettiği fiil iledir, cail ile değildir. Çünkü o mâzi manasınadır, Kûfelilerin "ve caalel leyle” okumaları da bunu gösterir. Onlar ma’tûfun aleyhin manasını nazar-ı dikkate almışlardır. Çünkü falık felaka manasınadır. Bunun içindir ki, öyle de okunmuştur. Ya da sekenen cail ile mensûbtur, bundan maksat da çeşitli zamanlarda devam eden sürekliliktir. Buna göre "veşşemse vel kamere"nin leyl'in mahalline atfen mensûb olmaları da câiz olur. Onları cer ile okumak da buna şahitlik eder. En güzeli o ikisini mukadder caale ile nasb etmektir. Ya da (veşşemsü velkamerü) mübtedâ olarak Merfû' okunmuştur, haber de mahzûftur yani mec'ulani demektir, (hesap için kıldı). Çeşitli devirler ederler o ikisi ile vakitler bilinir. Onlar hesap üzerindedirler. Hüsban da feth ile hasebe'nin mastarıdır, nitekim hisban da kesr ile hasibe'nin mastarıdır. Şöyle de denilmiştir: Hüsban hisab’ın çoğuludur, tıpkı şihab ve şühban gibi. (Bu) onların hesap için yaratılmasına işarettir yani bu belli hesaba göre yaratma "mutlak gâlib Allah'ın takdiridir” o ki, onları kuvveti altına almış ve onları belli bir tarzda yürütmüştür. "Her şeyi bilen” onların idaresini bilen ve onları onlar için mümkün olan devirlerden en yararlısını bilen demektir. |
﴾ 96 ﴿