24

 Ey îman edenler, Allah ve Resûlü sizi hayat verecek bir şeye davet ettiği zaman, ona icabet edin. Bilin ki, Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Şüphesiz siz, sonunda onun huzurunda toplanacaksınız.

"Ey îman edenler, Allah'a ve Resûl'e icabet edin” itâat etmekle (sizi çağırdığı zaman) zamiri tekil yapması daha önce geçtiği içindir, bir de Allah'ın daveti Resûl'den işitilir.

Rivâyete göre aleyhisselâm Efendimiz Ebû Said el - Hûdri'ye rastladı, o da namaz kılıyordu: onu çağırdı. O da acele edip namazını bitirdi, sonra da geldi. Efendimiz: Neden bana icabet etmedin, dedi? O da: Namaz kılıyordum, dedi. O da: Bana gelen "Allah ve Resûlüne icabet edin” vahyinden haberin yok mu, dedi?

Bunda ihtilâf edilmiş, şöyle denilmiştir: Çünkü ona icabet etmek, namazı bozmaz, zira namaz da icabettir.

Şöyle de denilmiştir: Onun çağırması, tehiri mümkün olmayan bir durum için idi. Namaz kılanın da o gibi şey için namazı bozması câizdir. Hadisin zahiri birinciye münasiptir.

"Size hayat verecek şeye” dinî ilimlere, çünkü onlar kalbin hayatıdır, cahillik de ölümüdür. Şâir şöyle demiştir:

Câhilîn takım elbisesi hoşuna gitmesin;

O ölüdür, elbisesi de kefenidir.

Ya da size sürekli nimet içinde size ebedî hayat kazandıracak itikat ve amellere demektir.

Ya da cihada demektir, çünkü o da devamınızın sebebidir. Çünkü onu terk ederlerse, düşmanlar onları mağlup eder ve onları öldürürler ya da şehitliğe demektir, çünkü Allahü teâlâ:

"bilâkis onlar, Rableri katında diridirler” (Al-i İmran: 169) buyurmuştur.

"Bilin ki, Allah kişi ile kalbi araşma girer". Bu da kuluna çok yakın olmasının misalidir. Şu âyet gibi:

"Biz ona şahdamarından daha yakınız” (Kaf- 16) Ve şuna dikkat çekmektedir ki, Allah onun kalbinde olan, belki de sâhibinin bile farkında olmadığı şeylerden haberdardır.

Ya da kalpleri ihlâs ile doldurup arıtmaya teşvik etmektedir, çünkü olur ki, Allah onunla kalbi arasına ölümle veya başka bir şeyle girer.

Ya da kulun kalbine sahip olmasını tasvir edip hayal ettirmek içindir, o zaman hiçbir şeye karar veremez, maksatlarına ulaşamaz. Eğer mutluluğunu isterse kulla İnkârın arasına girer ve bedbahtlığını isterse onunla îmanın arasına girer.

"Yehulu beynel mer'i” meni de okunmuştur ki, o zaman hemze hazfedilmiş, harekesi ra'ya atılmış ve vasi durumu vakf durumu gibi sayılmış olur. Bu da vakf durumunda şedde yapanlara göredir.

"Şüphesiz siz yalnız ona toplanacaksınız” amellerinizin karşılığını verecektir.

24 ﴿