48O zaman şeytan onlara amellerini süslemiş ve "bugün insanlardan sizi yenecek yoktur ve ben sizin yardımcimzim” demişti. İki ordu birbirini görünce, Ökçesi üzerinde döndü ve "şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, şüphesiz ben Allah'tan korkarım. Allah azâbı çetin olandır” dedi. (Hatırla, şeytan onlara süslemişti) gizli "üzkür” vardır, "amellerini” Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'e düşmanlık vb. amellerini, bunu da vesvese vererek yapmıştı. "Bugün insanlardan sizi yenecek yoktur ve ben sizin yardımcimzim, demişti” bunu da içlerinden geçirterek yapmıştı. Mana da şöyledir: Sayıları ve savaş malzemeleri çok olduğu için içlerine mağlup olmayacaklarını ve kendilerine güç yetmeyeceğini düşürdü. Ve onlara şu kuruntuyu verdi ki, kendine uymak onlar için ibâdettir ve kendisi de onları koruyacaktır. Onlar da buna kanarak: Allah'ım, iki bölükten hangisi doğru yolda ise ve iki dinden hangisi üstün ise ona yardım et, dediler. "Leküm” lağalibe'nin haberidir yahut sıfatıdır, sılası (müteallakı) değildir, yoksa mensûb olurdu, Meselâ: Ladariben zeyden indena gibi. "İki ordu birbirini görünce” yani iki bölük karşılaşınca "ökçesi üzerinde döndü” geri döndü yani kendilerini kurtaracağı hayali suya düştü ve: "Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü sizin görmediğinizi görüyorum. Şüphesiz ben Allah'tan korkarım, dedi". Yani onlardan elini çekti, onlar için korktu ve hâllerinden ümit kesti, çünkü Allah'ın Müslümanlara meleklerle imdat ettiğini gördü. Şöyle de denilmiştir: Kureyş Medîne'nin üzerine yürümeye karar verince, Kinane oğulları ile aralarındaki kan davasını hatırladı, neredeyse geri döneceklerdi. Şeytan Süraka bin Mâlik el - Kinani donuna (sıfatına) girdi ve: Bugün sizi yenecek yoktur, ben sizi Kinane oğullarından koruyacağım, dedi. Melekleri görünce geri döndü, o sırada eli de Haris bin Hişâm’ın elinde idi. Haris ona: Nereye, bizi bu hâlde yalnız mı bırakıyorsun, dedi? O da: Ben sizin görmediğinizi görüyorum, dedi ve Haris'i göğsünden itip gitti. Onlar da mağlup oldular. Mekke'ye varınca: Ordumuzu Süraka hezimete uğrattı, dediler. Bu da ona ulaşınca: Allah'a yemin ederim ki, ben yenildiğinizi duyuncaya kadar yürüyüşünüzü duymadım, dedi. Müslüman olunca bunun şeytan olduğunu anladılar. Buna göre "şüphesiz ben Allah'tan korkarım” kavlinin manası, bana melekler aracılığı ile kötü bir şey değmesinden veyahut beni helâk etmesinden ve belirtilen vaktin gelmiş olmasından korkarım, demektir. Çünkü daha önce görmediğini o zaman görmüştü. Birinci görüş Hasen Basri'nindir, İbn Bahr de onu tercih etmiştir. "Allah azâbı çetin olandır” bunun şeytanın sözünden olma ihtimali de vardır, yeni söz başı olma ihtimali de vardır. |
﴾ 48 ﴿