10Peygamberleri de onlara: Göklerin ve yerin yaratıcısı Allah'ta şüphe mi var? O sizi günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir süreye kadar ertelemek için çağırıyor, dediler. Onlar da: Siz ancak bizim gibi bir insansınız. Bizi atalarımızın ibâdet ettikleri şeyden çevirmek istiyorsunuz. Öyleyse bize açık bir delil getirin, dediler. (Peygamberleri de onlara: Allah'ta şüphemi var, dediler?) zarfın üzerine inkâr hemzesinin getirilmesi, sözün şüphe edilen hakkında olup şüphe hakkında olmamasındandır yani sizi ancak Allah'a davet ediyoruz; onun ise şüpheye ihtimali yoktur, çünkü deliller çoktur, onu açıkça göstermektedir. Böyle demekle (göklerin ve yerin yaratıcısıdır) sözlerine işâret etmişlerdir. Bu da sıfattır yahut bedeldir, şekkün de zarf ile merfû’dur. "Allah sizi çağırıyor” bizi göndermekle sizi îmana davet ediyor "sizi bağışlaması için” ya da sizi bağışlamaya davet ediyor; daavtuhu liyansureni (banayardım etmesi çağırdım) sözün gibi, o zaman mef’ûlün leh mefuluh bih yerine geçmiş olur. (Günahlarınızdan) bazı günahlarınızı demektir. O da sizinle Allah arasındakilerdir. Çünkü İslâm kendinden öncekini keser atar, ancak kul hakkı hariç. Şöyle de denilmiştir: Kur'ân'ın her yerinde kâfirlere hitap ederken "min” edâtı getirilmiş, mü'minlere hitap ederken getirilmemiştir. Belki de bundaki mana şöyledir: Mağfiret nerede kâfirlere hitapla gelmişse arkasından îman gelmiştir, nerede mü'minlere hitapla gelmişse taatla birlikte isyanlardan ve benzeri şeylerden kaçınmakla beraber gelmiştir. Bu da kul hakkını kendiliğinden dışarıda bırakır. "Sizi belli bir süreye kadar ertelemek için” Allahü teâlâ’nın belirttiği ve ömürlerinize son kıldığı bir vakte kadar. "Onlar da: Siz ancak bizim gibi bir insansınız, dediler” bize üstünlüğünüz yoktur; öyleyse peygamberlik niçin bize değil de size tahsis ediliyor? Eğer Allah insanlara elçiler göndermek istese idi daha üstün bir cinsten gönderirdi. "Bizi atalarımızın ibâdet ettikleri şeyden çevirmek istiyorsunuz” bu davetle. "Öyleyse bize açık bir delil getirin". Üstünlüğünüzü ve bu meziyeti hak ettiğinizi yahut peygamberlik iddianızın doğruluğunu gösterecek bir delil. Öyle anlaşılıyor ki, onların getirdikleri belge ve kanıtlara itibar etmemişler; inat ve dik kafalılıklarından başka mu'cizeler istemişlerdir. |
﴾ 10 ﴿