9Yoksa sen; Mağara ve Rakım arkadaşlarının âyetlerimizden şaşılacak olduklarını mı zannettin? "Yoksa sen: Mağara ve Rakim arkadaşlarının” uzun sûre kalmalarını "âyetlerimizden şaşılacak olduklarını mı zannettin?” Onların hikâyeleri; yeryüzünde sayısız cins ve nevide farklı karakterlerde, değişik şekillerde, bakanların dikkatini çeken ve hepsinin bir maddeden yaratılıp sonra da geri ona döndürülmesinin yanında şaşılacak bir şey değildir. Onlar Allah'ın âyetlerinin yanında çok önemsiz kalır. Kehf dağdaki geniş mağaradır. Rakim de dağın ya da mağaralarının bulunduğu vadinin adıdır veyahut köylerinin ismidir veyahut da köpeklerinin ismidir. Şâir Ümeyye bin Salt şöyle demiştir: Yanlarında ancak av köpekleri (Rakim) vardır, Onlarsa mağaralarında sessiz uyumaktadırlar. Ya da Rakim kurşun veyahut taş bir levha (kitabe)dir, üzerinde isimleri yazılmış ve mağara kapısının üzerine konulmuş idi. Şöyle de denilmiştir: Ashâb-ı rakim başka bir topluluktur, bunlar üç kişi idiler. Ailelerine konacakları bir yer aramak için çıktılar, yağmura tutuldular, bir mağaraya sığındılar. Yukarıdan bir kaya parçası düştü, mağaranın kapısını kapattı. Biri: İyiliklerinizi hatırlayın, belki Allah onun bereketine bize merhamet eder, dedi. Biri şöyle anlatü: Ben işçi çalıştırıyordum, bir gün öğle üzeri bir adam geldi, günün kalan kısmında onlar kadar iş yaptı, ben de ona hepsininki kadar ücret verdim. Biri kızdı ve ücretini almadan gitti. Ben de ücretini evin bir tarafına koydum, sonra yanımdan bir sığır sürüsü geçti, ben de ona bir buzağı aldım, o da zamanla çoğaldı. Adam bir süre sonra yaşlı bir ihtiyar olarak geldi, onu tanımıyordum. Bana: Sende alacağım var, dedi ve bana hatırlattı. Ben de onu tanıdım. Bütün sürüyü ona teslim ettim. Allah'ım, eğer bunu senin rızan için yaptı isem bizi buradan kurtar, dedi. Kaya biraz aralandı, öyle ki, ışığı gördüler. Ötekisi de şöyle anlattı: Benim fazla malım vardı, insanlar şiddet içinde idiler, bana bir kadın geldi, benden bir şeyler istedi. Ben de: Allah'a yemin ederim ki, kendini bana teslim etmedikçe vermem, dedim. O da kabul etmedi, döndü. Sonra üç kere daha geldi, sonunda durumu kocasına anlattı, o da: dediğini yerine getir, ailene yardım et, dedi. Geldi, kendisini bana teslim etti. Onu soyup da ona bir şeyler yapacağım zaman kadın titredi. Neyin var, dedim? O da: Allah'tan korkuyorum, dedi. Ben de: Sen ondan darlıkta korkuyorsun, ben ise bollukta korkmuyorum, dedim ve onu bıraktım, ona istediğini de verdim. Allah'ım, eğer ben bunu senin rızan için yaptı isem bizi buradan kurtar, dedi. Kaya biraz daha aralandı, öyle ki, birbirlerini gördüler. Üçüncüsü de şöyle dedi: Benim yaşlı annemle babam vardı, benim koyunlarım vardı, o ikisini yedirir ve içirir, sonra koyunlarıma dönerdim. Bir gün yağmur yüzünden geç kaldım, akşam oluncaya kadar dönemedim. Akşam aileme geldim, süt kabını aldım, ona süt sağdım ve onlara gittim; uyuduklarını gördüm. Onları uyandırmak istemedim, oturup bekledim, süt kabı da elimde idi, sabahleyin uyandılar, ben de onlara sütlerini içirdim. Allah'ım, eğer ben bunu senin rızan için yaptı isem, bizi buradan kurtar, dedi. Allah da onları kurtardı, dışarı çıktılar. Bunu Numan bin Beşir Merfû' hadis olarak rivâyet etmiştir. |
﴾ 9 ﴿