18Görmedin mi göklerde ve yerde kim varsa, güneş, ay, yıl dızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu, şüphesiz Allah'a secde ederler. Çoğuna da azâp hak oldu. Allah kimi hor eder se, onun için bir şereflendiren yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini ya par. "Görmedin mi göklerde ve yerde kim varsa Allah'a secde eder” kudretine boyun eğer, tedbirinin dışına çıkamaz ya da zilleti ile idarecisinin büyüklüğünü gösterir. Men edatının akıllıları da ve ge nelleme ile başkalarını da içine alması câizdir. O zaman "güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar ve hayvanlar"ın ayrıca zikredilmesi şöhretinden ve akla uzak görülmesinden dolayı olur. Hafif olarak "veddevabi” şek linde de okunmuş, şedde yahut iki sâkin cem olsun istenmemiştir. "Kesirün minnas” bu da ona atıftır, bir lâfzın iki mefhumundan her birinde amel etmesi câiz görülürse, o zaman biri bir duruma, ötekisi de öbür duruma isnat edilmiş olur. Çünkü kesir lâfzının Nâs ile tahsis edilmesi, onlara isnat edilen mananın da hususi olduğunu gösterir ya da kesirün mübteda’dır, haberi hazf edilmiştir, ortağı onu gösterir, Meselâ hukka lehus sevabü gibi ya da gizli fiilin fâ'ilidir yani yescüdü lehu kesirün minas nasi sücude taatin demektir. "Çoğuna azâp hak oldu” küfrü ve taattan dönmesi sebebiyle. Kesirün'ün birinciyi tek rar olması da câizdir, o zaman daha çok azâbı hak ettikleri akla gelir ve kesirün'ün genel mana ve mabedi ile mevsûf olarak sacidin'e atfı da câizdir. Zam ile hakkun ve gizli fiille hakkan da okunmuştur. "Allah kimi hor ederse” bedbaht kılmakla "onu şereflendirecek yoktur” mutlu kılmakla onurlandıracak, feth ile ikram manasına (mükrem) de okunmuştur. "Şüphesiz Allah, dilediğini yapar” onurlandırmak ve horlamak gibi. |
﴾ 18 ﴿