18

 Karınca Vadisine gelince, bir karınca:

"Ey karıncalar, yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmadan sizi kırmasınlar” dedi.

"Süleyman için cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı. Artık onlar sevk ediliyorlar” arkadakiler yetişsin diye baştakiler durduruluyor.

"Nihayet Karınca Vadisine gelince” Şâm'da karıncası çok olan vadiye, etev fiilinin alâ ile geçişli kılınması ya gelmelerinin yukarıdan olduğu içindir ya da vadiyi kat etmek / geçmek manasına geldiği içindir. Bu da eta aleşşey'i deyiminden gelir ki, bitirip sonuna varmaktır. Sanki onlar vadinin sonlarında konmak istiyorlardı.

"Bir karınca: Ey karıncalar, yuvalarınıza girin, dedi” sanki o karınca onların vadiye geldiğini görünce çiğnemelerinden korkarak kaçtı, diğerleri de arkasına düştüler. O da bir seslendi, etrafındaki karıncaları uyardı, onlar da onu izlediler. Bu, akıllıların hitap ve nasihatına benzetilmiştir, o sebeple akıllı kalıbı kullanılmıştır. Kaldı ki, Allahü teâlâ’nın onlarda akıl ve konuşma melekesi yaratması da imkânsız değildir.

"Süleyman ve orduları sizi kırmasın” onları kırılmaktan men etmektedir, maksat onları durmaktan men etmektir, çünkü dururlarsa kırılırlar. Meselâ: Seni burada görmeyeyim sözü gibi. Cümle yeni söz başıdır yahut emrin bedelidir, cevabı değildir. Çünkü zaruret olmadıkça cevaba te'kit nûn'u gelmez.

"Farkında olmadan” sizi çiğnediklerini fark etmeden, çünkü fark etselerdi yapmazlardı, sanki o karınca peygamberlerin zulüm ve eziyet etmekten masum olduklarını bümiş gibidir. Yeni söz başı olduğu da söylenmiştir ki, Süleyman da askerleri de bilmezler demek olur.

18 ﴿