10Sonra kötülüklerinin akıbeti, Allah'ın âyetlerini yalanladıkları ve onlarla alay ettikleri için pek fena oldu. "Sonra kötülük edenlerin akıbeti pek fena oldu” yani akıbetleri kötü akıbet ya da kötü haslet oldu. Zamirin yerine zâhir ismin konulması, akıbetlerinin böyle olmasını gerektiren şeyi ve onların böyle bir işi yapmaları olduğunu bildirmek içindir. Sûâ, esve'in müennesidir, hüsna gibi ya da mastardır, büşra gibi, sıfat olarak gelmiştir. (Allah'ın âyetlerini yalanladıkları ve onlarla alay ettikleri için) bu da sûâ'nın illeti yahut bedeli veyahut atıf beyanıdır ya da kâne'nin haberidir. Sûâ da esâu'nûn mastarıdır ya da mef'ûlüdür, Mana da şöyledir: Sonra bu hatayı işleyenlerin akıbeti kalplerinin mühürlenmesi oldu, sonunda Allah'ın âyetlerini yalanladılar ve onlarla alay ettiler. Sûâ'nın fiilin sılası olması, en kezzebu'nûn da ona tâbi olması da câizdir. Haber de kapalılık ve korkutmak için hazf edilmiştir. En'in müfessire olması da câizdir, çünkü isaet, yalanlama ve alay etme ile tefsir edilince kavl manasını içermiş olur. İbn Âmir ile Kûfeli kurralar nasb ile akıbeten okumuşlardır ki, isim sûâ olur, en kezzubu da zikredilen itibarlara göre işleme tâbi olur. |
﴾ 10 ﴿