11İşte bunlar Allah'ın yaratmasıdır. Siz de bana ondan başkalarının ne yarattığını gösterin. Hayır, zâlimler apaçık bir sapıklıktadır. "Gökleri ve yeri gördüğünüz gibi direksiz yarattı” izahı Ra'd sûresinde geçmiştir. "Yere sâbit dağlar attı” yüksek dağlar "sizi sarsar diye” sizi sarsmasın diye. Çünkü yerin parçalarının (atomlarının) birbirine benzemesi / basitliği (parçalanmazlığı), yerlerinin ve konumlarının değişmesini gerektirir, zira bunlardan her birinin, zâtı veyahut ayrılmaz bir parçası için, belli bir yere ve konuma hâs olması imkânsızdır (sarsmak, yer değiştirmek yerin şânındandır, hariçten dağlar konulmuştur ki, sarsılmasın demek istiyor). "Ve onda her canlıdan yaydı. Gökten su indirdik de orada her güzel çiftten yarattık” çok faydalı her çiftten. Sanki bunu kemal-i kudretini gösteren izzetine ve kemal-i ilmini gösteren hikmetine delil kılmış ve bununla tevhidin temelini atmıştır. Bunu tespit ederek şöyle buyurmuştur: "İşte bunlar Allah'ın yaratmasıdır. Siz de bana ondan başkalarının ne yarattığını gösterin” bunlar mahlukunun anlatımıdır, sizin İlâhlarınız neyi yarattı ki, onun ortaklığını hak etsin. Mâ za, halaka ile mensûbtur ya da mâ mübteda olarak merfû’dur, haberi de sılasıyla birlikte za'dır. Eruni de amelden düşmüştür. "Hayır, zâlimler apaçık bir sapıklıktadır” onları azarlamaktan hiç kimsenin gözünden kaçmayan sapıklıklarını tescile döndü. Zamir yerine zâhir (zâlimun) konulması onların şirk yüzünden zâlim olduklarını göstermek içindir. |
﴾ 11 ﴿