13Onun için kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi / kayık tabaklardan ve sâbit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Dâvûd hanedanı, şükür için çalışın! Kullarımdan şükredenler azdır. "Onun için kalelerden yaparlardı” sağlam kaleler, kıymetli evler, onlara mihrab denilmesi onların uğruna harp yapıldığı içindir. "Heykellerden” suretlerden yani ibâdet yapar şekilde melek ve peygamber heykelleri yaparlardı. Bu da insanları onlar gibi ibâdete teşvik etmek içindi. Heykellerin haram olması yeni bir hükümdür. Rivâyete göre onlar Süleyman için tahtının aşağı kısmında iki aslan, yukarı kısmında da iki kartal heykeli yaptılar. Çıkmak istediği zaman aslanlar kollarını açar, oturmak istediği zaman da kartallar kanatlarıyla ona gölge yaparlardı. "Havuzlar gibi tabaklardan” büyük havuzlar gibi, cabiye cibÂyetten (toplamaktan) gelir, sonradan daha çok havuz için kullanılmıştır, Meselâ dâbbe gibi. "Ve sâbit kazanlardan” üçtaş üzerinde duran, büyük olduğu için indirilmeyen demektir. "Ey Dâvûd hanedanı, şükür için çalışın” bu da onlara denen şeyin hikâyesidir. Şükren de mef’ûlün leh olarak mensûbtur yani ona şükür için amel ve ibâdet edin demektir ya da mef’ûlün mutlak olarak mensûbtur, çünkü çalışmakta da şükür manası vardır ya da amel'in sıfatıdır (amelen şükren) ya da hâl’dir (şakiriyne) yahut mef’ûlün bihtir (i'melu şükren, şükür edin). "Kullarımdan şükredenler azdır” çok vakitlerinde kalbi, dili ve organlarıyla şükrü eda edenler azdır. Bununla beraber onlar da tam yerine getiremezler. Çünkü şükre muvaffak olmak da başka bir şükür isteyen bir nimettir, bu da sonsuza kadar gider. Bunun içindir ki: Şükreden şükürden aciz olduğunu bilendir, denilmiştir. |
﴾ 13 ﴿