<3 align="justify" style="text-indent: 33pt; line-height: 19pt; margin: 7pt" dir="ltr"> 24

De ki:

"Size göklerden ve yerden rızık veren kimdir?” De ki:

"Allah'tır. Biz yahut siz doğru yol üzerindeyiz yahut apaçık bir sapıklık içindeyiz".

"De ki: Size gökten ve yerden rızık veren kimdir?” bundan "hiçbir şeye sahip değiller” kavlini kastediyor.

"De ki: Allah'tır” çünkü ondan başka cevap yoktur. Bundan şunu da andırıyor ki, eğer onlar altından kalkamayacakları korkusu ile susar veyahut duraksarlarsa, kalpleriyle ikrar etmişler demektir.

"De ki: Biz yahut siz doğru yol üzerindeyiz yahut apaçık bir sapıklık içindeyiz” yani rızık ve kudret ile ibâdete liyakatla Allah'ı bir bilen muvahhitlerle onu imkân mertebelerinin en aşağısında olan cansıza ortak kılan müşriklerden biri hidâyet yahut apaçık sapıklık üzerindedir. Bu; doğru yolda olanla sapıklık içinde bulunanı gösteren tespitten sonraki açık ifadeden daha etkilidir. Çünkü bu, mücadeleci hasmı sustarmak için insaflı bir ifade kullanmaktadır. Şâir Hassan'ın şu beytinde olduğu gibi:

Onu yeriyor musun, sen ki, onun dengi değilsin;

İkinizden kötünüz iyinize feda olsun.

Bu; maksadı doğru orantılı şekilde ifade etmiştir de denilmiştir ki, pek doğru değildir. İki harfin farklı oluşu (alâ ile ) şunun içindir; çünkü doğru yolda olan yüksek bir yere çıkmış, eşyaya tepeden bakan veyahut bir ata binip de istediği gibi koşturana benzer, sapık ise şiddetli bir karanlıkta apışıp kalan, hiçbir şey görmeyen yahut yer altında mahpus kalan gibidir ki, ondan bir türlü kurtulamaz.

24 ﴿