16

 Biz de onların üzerlerine uğursuz günlerde dondurucu bir rüzgâr gönderdik ki, onlara dünya hayatında rezillik azabını tattıralım diye. Elbette âhiret azâbı daha rezil edicidir. Onlara yardım edilmez.

"Biz de üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik” soğuk ve şiddetli soğukluğundan helâk eden bir rüzgâr sarsar, sır'dan gelir ki, o da insanın derisini büzen soğuk demektir.

Ya da şiddetli esen demektir ki, o da sarir'den gelir "uğursuz günlerde” nahisat, nehise'nin zıddıdır, bu da nahise nahsen'den gelir ki, saide sa'den'in zıddıdır. Hicazlı iki kurra ile Basralı iki kurra hafif olması veya sıfat olduğu için sükûn ile 'l vezninde okumuşlardır ya da mastarla sıfat olarak (nahs) okumuşlardır. Şöyle denilmiştir: O günler Şevval ayının son haftası idi, Çarşamba'dan Çarşamba'ya kadar sürdü. Ne zaman bir kavim azâp görmüşse mutlaka Çarşamba günü görmüştür,

"onlara dünya hayatında rezülik azabını tattıralım diye” azabın zillet manasına olan hizye izafesi sıfatın mevsûfa izafesindendir, çünkü Allahü teâlâ:

"Elbette âhiret azâbı daha rezil edicidir” buyurmuştur. O aslında azâp görenin sıfatıdır, azabın sıfatı olması mecâzî olarak mübalağa içindir.

"Onlara yardım edilmez” azâbı onlardan defetmekle.

16 ﴿