12

 Ey îman edenler, zannın birçoğundan sakının. Çünkü zâtının bazısı günahtır. Kusur araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin. Biriniz kardeşinin ölü iken etini yemekten hoşlanır mı? İşte ondan tiksindiniz! Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul eden, çok merhametlidir.

"Ey îman edenler, zannın birçoğundan sakının” ondan bir yana çekilin. Kesiren şeklinde kapalı verilmesi, her zanda ihtiyat göstermek ve hangi cinsten olduğu bilininceye kadar iyi düşünmek içindir. Çünkü zan vardır ona tâbi olmak vâciptir Meselâ amele ait kesin olmayan hükümler ve Allah, hakkında hüsnü zanda bulunmak gibi. Zan vardır haramdır Meselâ Allah ve peygamberlerle ilgili, kesin delile muhaüf zan ve mü'minlere sui zanda bulunmak gibi. Zan vardır mubahtır Meselâ geçim işlerindeki zan gibi.

"Çünkü zannın bazısı günahtır” bu da emir için yeni söz başıdır. İsm lâfzı cezayı mûcip günahtır. Hemzesi vâv'dan bedeldir, sanki o amelleri kıran şeydir (yesimül a'male). (Kusur araştırmayın) Müslüman'ların açığını aramayın, tecessüs cess kökünden tefa'ul babmdandır, bu da ondaki talep (isteme) manası itibarı iledir, Meselâ telemmüs gibi. His'ten getirerek ha ile okunmuştur ki, o da cess'in (ellemenin) eseri ve sonucudur. Bunun içindir havass-ı hamseye (beş duyuya) elcevas da denilmiştir. Hadiste şöyle denilmiştir: Müslümanların ayıplarını araştırmayın; çünkü kim onların ayıplarını araştırırsa, Allah onu evinin içinde de olsa rezil eder.

"Kiminiz kiminizi gıybet etmesin” arkasından kötü şeyle anmasın. Aleyhis-salâtü ves-selâm Efendimize gıybeti sordular, o da: Dîn kardeşini hoşlanmayacağı şey ile anmandır, dedi. Eğer dediğin onda olursa gıybet etmiş olursun, eğer olmazsa bühtan etmiş olursun, dedi.

"Biriniz kardeşinin ölü iken etini yemek ister mi?” bu da gıybet edenin gıybet edilenin namusunda açtığı yarayı mübalağalarla birlikte en kötü şekilde temsil etmektedir. Şöyle ki: Eyuhibbu'daki istifham takriridir (reddi mümkün değildir), fiil ahad lâfzına genelleme için isnat edilmiştir, sevmek ifadesi gayet iğrenç olan şeye bağlanmıştır, gıybet insan etini yemeye benzetilmiştir, eti yenen kimse hem kardeştir hem de ölüdür. Arkasından da

"işte ondan tiksindiniz!” buyurmuştur. Bu da onları onamakta ve gerçekleştirmektedir.

Mana da şöyledir: Eğer böyle bir şey lursa yahut böyle bir şeyle karşılaşırsanız, bakın, ondan tiksindiniz, tiksindiğinizi inkâr etmeniz de mümkün değildir. Meyten lahm'dan yahut ah (kardeş) lâfzından hâl olarak mensûbtur. Nâfi' şedde ile meyyiten okumuştur.

"Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul eden, çok merhametlidir” yasağından sakınanı ve kusurundan tevbe edeni. Tevvab'taki mübalağa tevbeyi çok kabul etmesindendir, çünkü sâhibini günah işlememiş gibi yapar ya da tevbesi kabul edilenlerin çok olmasından veyahut günahlarının çok olmasındandır.

Rivâyete göre ashaptan iki kimse Selmarîı Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e katık istemek için gönderdiler. Üsame de Efendimizin yiyecek işlerine bakıyordu, o da: Yanımda bir şey yok, dedi. Selman o iki kimseye bunu haber verdi, onlar da: Eğer onu suyu bol Sümeyha kuyusuna göndersek kuyuyu kuruturdu, dediler. O ikisi Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e gelince, onlara:

"Neden ağızlarınızda kokan etin yeşilliğini görüyorum?” dedi. Onlar da: Biz et yemedik, dediler. Kendisi de: Siz gıybet ettiniz, dedi.

12 ﴿