2

 O ki, ümmilerin içinde kendilerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları temizleyecek ve onlara kitabı ve hikmeti öğretecek bir Peygamber gönderdi. Gerçi onlar önceden elbette apaçık bir sapıklık içinde idiler.

"O ki, ümmilerin içinde gönderdi” yani Arapların içinde demektir; çünkü onların çoğu okuyup yazmıyorlardı.

"İçlerinden bir Peygamber” kendileri gibi bir ümmi "onlara âyetlerini okuyacak” kendileri gibi ümmi olduğu, okuma ve eğitim almadığı hâlde "onları temizleyecek” itikat ve amel kirlerinden "ve onlara kitabı ve hikmeti öğretecek” Kur'ân'ı ve şerîatı yahut nakli ve aklî Dîn bilgilerini demektir. Eğer bundan başka bir mu'cizesi olmasaydı yine de yeterdi.

"Gerçi onlar önceden elbette apaçık bir sapıklık içinde idiler” şirkten ve cahiliye pisliklerinden. Bu da kendilerini irşat edecek bir peygambere şiddetle muhtaç olduklarını açıklamakta ve Peygamberin bir öğretmenden öğrendiği vehmini izale etmektedir.

"İn” edâtı (inne'den) tahfif edilmiştir, lefi'deki lâm da bunu göstermektedir.

2 ﴿