19Yahut onların (başka bir) örneği de, gökten buluttan şiddetle boşanan yağmur (a) tutulmuş kişiler gibidir. O bulutta yoğun karanlıklar, şimşek o bulutu yürüten meleğin sesinin parıltısı vardır. (Yağmura tutulan o kişiler) yıldırımlardan onu işitmemek için, Ra'd'ın sesinin şiddetinden (ve) ölüm korkusundan dolayı parmaklarını parmak uçlarını kulaklarına tıkarlar. Kur’ân indiğinde onlar aynı şekildeydiler. Bu âyette karanlıklara benzetilen küfrün ve Râ'd'a benzetilen tehdidin ve yıldırıma benzetilen kat’i delillerin zikri vardır. Onu işitmesinler, ayrıca îmana meyletmesinler diye - ki, bu onların yanında ölümdür- kulaklarını tıkarlar. Allah, kâfirleri ilim ve kudretiyle kuşatmıştır. O'nu aşamazlar. Ra'd, o bulutun işini üstlenmiş melektir. Onun sesi olduğu da söylendi. “sayyibun” lâfzının aslı, “sayvibun“ idi. (Bu kelime) yenzilu”iner “ (manasında olan) “sâbe-yesûbu“ dan alınmıştır. |
﴾ 19 ﴿