40

Yanında semavi kitaptan ilim bulunan zat -ki, bu zat Asıf b. Berhiya'dır. Sıddık birisi olup, dua edildiğinde kabul olunan ismi-i azam duasını bilirdi- ise “sen gözünle bir şeye baktığında gözünü açıp kapamadan önce ben onu sana getiririm“ dedi. Ve Süleyman (aleyhisselâm)'a “ göğe bak“ dedi. O da baktı. Sonra gözünü açıp kapayınca tahtı önünde konulmuş buldu. Süleyman (aleyhisselâm) göğe baktığında Asıf İsm i Azam duası ile dua ederek, Allahü teâlâ'dan Belkıs'ın tahtını getirmesini istedi. Ve oldu. Şöyle ki, taht yerin altından akıp gitti ve nihayet Süleyman (aleyhisselâm)'ın Kürsüsü altından ortaya çıktı, derken onun yanında duruyor, hareketsiz bir şekilde duruyor görünce “ Bu bunun bana getirilmesi Rabbimin fazlındandır. Şükür mü yoksa nimetine nankörlük mü edeceğim? Diye beni sınamak içindir. Kim şükür ederse, ancak kendi nefsi için şükür eder. Zira şükrünün sevabı kendisine aittir. Kim de nimete nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim onun şükrüne muhtaç değildir, nimetine nankörlük edenlere lütfetmede kerimdir“ cömerttir, dedi.

Âyet-i kerîme’de geçen ”e-eşkürü “ lâfzıiki hemzenin tahkiki, ikincisinin elife ibdali ve teshil edilenle diğeri arasına elifi getirmek ve terk etmekle birlikte ikinci hemzenin teshili ile okunmuştur.

40 ﴿