24"Fakat eğer bunu Yapamazsanız -ki zaten hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde kâfirler için hazırlanan ve yakıtı insanlarla taşlar olan cehennem ateşinden sakının (ittika edin)." A- "Fakat eğer bunu yapamazsanız" Yani eğer siz, onun benzerini getirmek için, çaba harcadıktan, bilinen bütün gayret sınırlarını geçtikten, yetkin sandığınız eteklere sarıldıktan, her çetin ve uysalın sırtına bindikten sonra da bunu yapamazsanız... B- "Ki zaten hiçbir zaman yapamayacaksınız" Bu, Kur’ân'ın açık bir mucize sidir. Çünkü Kur’ân, bilgisi Allah'a mahsus olan gaybı, geleceği haber vermiş ve sonuç da söylediği gibi olmuştur. Elbette o kâfirler, biraz olsun Kür'an'a benzeyen bir eser ortaya koymuş olsalardı rivâyetçiler, halef-selef birbirlerinden bunu naklederlerdi. Demek ki yapamamışlardır ve yapamayacaklardır. C- "O hâlde kâfirler için hazırlanan ve yakıtı insanlarla taşlar olan cehennem ateşinden sakının!" a- "Cehennem ateşinden sakının!" Cehennem ateşinden sakının ifadesi, sürdürdüğünüz inadı, bırakın demektir. Çünkü ancak o inadı bırakmakla, cehennem ateşinden sakınmak mümkündür. Yani eğer onun benzerini getirmekten aciz iseniz -ki bu kesindir- o hâlde onun Allahü teâlâ katından indirildiğini inkâr etmeyin. Çünkü bu, cehennem ateşi ile azab görmeyi mûcibtir. Ancak bunlar sarahatle ifade edilmeyip kinaye yolu tercih edilmiş, inat ateşe benzetilmiş ve inat ile alâkak olmak, ateş ile alâkak olmak sayılmıştır. Bundan amaç, inadın korkunç akıbetini fazlası ile anlatmak, bunu hakkıyla teşhir etmek, muhat abları bundan sakınmaya inandırmak, onları inattan nefrete itmek ve Kinaye yolu ile anlatılan hakikati bilmelerini sağlamaktır. Bu âyette açık ve harika bir icaz vardır. Zira anılan mânâları ifade eden ibarenin ask şöyle olur: Eğer bunu yapamayacaksanız, onun doğruluğu sizce de sabit olmuş olur. Ve eğer bu sabit ise, sizin inadı sürdürmeniz, ona imân etmemekte ısrar etmeniz, ateş ile cezalandırılmaya sebep olur. Şu hâlde inattan kaçının ve cehennem ateşinden sakının! b- "Ki onun yakıtı insanlarla taşlardır". Bu cümle, cehennem ateşinin sıfatı olup onun korkunçluğunu ve şiddetini ifade etmektedir. Allah bizi ondan korusun! Yani cehennem ateşi, öyle şiddetli bir sıcaklık veriyor ki yaş kuru neye dokunsa hemen onu yakiveri-yor. Bu cümlenin başında "elletî / ki o" mevsûl isınınin bulunması cehennem ateşinin bu sıfatından, muhatabların daha önce haberdar olduklarını göstermektedir. Zira onlar daha önce bunu Ehl-i Kitab'tan (Yahudi ve Hristiyanlar) yahut Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) duymuşlar veyahut Medenî (Medine'de inmiş) olan şu âyetten: "Ey imân edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (Tahrim 66/6) öğrenmişlerdir. Böylece bu âyette de onların daha önce bunu duyduklarına işaret edilmiş oluyor. Tahrim (66) sûresinin Medenî olması, bilindiği gibi onun bütün âyetlerinin Medenî olmasını gerektirmez. Bu âyette ateşin sıfatı oları cümlenin mânâsının mulıatablarca daha önce malûm olduğunun gereldiliğini bilmek daha kolaydır. Çünkü burada muhatab, mü'minlerdir ve onu Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) duymuş olmaları acık bir gerçektir. Âyetteki taşlardan maksat putlardır, insanlardan maksat da kendi nefisleridir. Nitekim diğer bir âyette de meâlen şöyle buyrulmaktadır: "Şüphesiz sizler ve Allah'ı bırakıp da taptıklarınız cehennem yakıtısınız." c- "Kâfirler için hazırlanan" O cehennem ateşi, indirdiğimiz Kur’ân'ı inkâr edenlere azab etmek için hazırlanmıştır. Buradaki kâfirlerden maksat ya kâfirlerin cinsidir ve muhatab kâfirler de öncelikle buna dahildir ya da özellikle muhatab kâfirlerdir. Kâfirler yerine "onlar" zamiri kullanılmaması (onlar için hazırlanmıştır denmemesi) onları zemmetmek ve küfürlerine hükmetmenin gerekçesini belirtmek içindir. Bu âyet-i kerîme, cehennem ateşinin yaratılmış ve hâlen mevcut olduğuna da delâlet eder. |
﴾ 24 ﴿