4"Daha önce insanlar için hidâyet olmak üzere Furkan'ı da O indirdi. Gerçekten Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azab (azab-ı şedîd) vardır. Allah her şeye üstün ve gaalib (A'zîz)dir, intikam sahibi (züntikam) dir." A- "Daha önce insanlar için hidâyet olmak üzere ..." Allah (celle celâlühü), Tevrat ile İncil'i, Kur’ân'ı indirmeden önce indirmiştir. Bu, açık bir hakikat olduğu hâlde âyette sarahatle bildirilmesi, daha fazla beyân içindir. Onların indirilmesinin sebebi de, insanların hidâyetidir. Eğer Tevrat ile İncil'in hidâyetinden, murad, bütün muhtevâlarıyla hidâyet oldukları ise, buradaki insanlardan da murad, bu kitabların indirilmesinden neshedildıkleri zamana kadar yaşamış olan eski ümmetlerdir. Yok eğer onların hidâyetinden, mutlak olarak her zaman hidâyet oldukları kastedilirse-ki bu makama en münasip olan da budur- o takdirde insanlardan da murad, genel olarak bütün insanlardır. Çünkü Tevrat ile İncil'in hidâyeti, neshedilen hükümler dışında, Kur’ân'ın da tasdik ettiği hidâyettir. Nitekim Kur’ân'ın indirileceğinin ve Peygamberimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderileceğinin müjdeîenmesi de bunlardandır. Bu takdirde onların hidâyeti bütün insanları kapsar. B- "Furkan'ı da O indirdi ." Furkan kelimesi, gufran (mağfiret) kelimesi gibi mastardır, mânâyı mübalağalı ifâde etmek için burada fail için kullanılmıştır. Fakat bu konuda değişik tevcihler yapılmıştır. Şöyle ki: Furkan'dan murad bütün ilâhî kitablar olabilir. Bu anlayışa göre "Furkan", âyette zikredilen ve edilmeyen bütün ilâhî kitabları kapsayacak şekilde hepsinin ortak vasfı olarak tetmîm (tamamlama) ve tamim (genelleştirme) için zikredilmiştir. Nitekim; "Sonra toprağı gereğince yardik." (Abese 80/26) "Orada daneler, " (80/27), "Üzümler, sebzeler, " (80 /28) "Zeytinlikler ve hurmalıklar, " (80/29) "İri ve sık ağaçlı bahçeler, " (80/30) "Meyveler ve çayırlar bitirdik." (80/31) mealindeki âyetlerde de benzer üslup kullanılmıştır. (Önce meyvelerden ünlüleri adları ile belirtilmiş, sonra da zikredilen ve edilmeyen hepsini kapsayacak şekilde meyve vasfı dile getirilmiştir.) Furkan'dan murad, daha önce zikredilen kitablar olabilir. Buna göre de, bu kitablar, daha önce belirtilmemiş özel vasıfları ile tekrar atıf yoluyla zikredilmiş ve vasıftaki değişiklik zâti değişiklik gibi sayılarak onunla beraber inzal fiili de aynen tekrar edilmiştir. Nitekim; "Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber imân edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtardık." (Hûd 11/58) mealindeki âyette de aynı üslup kullanılmıştır. "Furkan"dan murad Zebur olabilir. Zira Zebur, hak ile bâtılı birbirinden ayıran, hayra ve doğru yola çağıran, şerre ve fesada mânı olan öğütleri içerir. Buna göre, zaman itibârıvla İncil, Zebur'dan sonra iken âyette ondan önce zikredilmesi, hükümleri ve usulleri içermek bakımından Tevrat ile münasebeti daha kuvvetli ve beraber anılmaları da yaygın olduğundandır. Furkan' dan murad Kur’ân olabilir. Buna göre Kur’ân, "Kitab" ismiyle anıldıktan sonra şânını yüceltmek için medhü sena edici bu sıfatla dile getirilmiştir. Bu mânâya göre, Kur’ân için biri tenzil, diğeri de inzal olmak üzere iki kere indirilişinden sözedilmesinin izahı şudur: Daha önce de belirtildiği gibi, Allah (celle celâlühü) Kur’ân'ı önce defaten dünya semâsına, daha sonra da onu tedricen yere indirmiştir. Yahut inzâldan kasdın, tedricî veya gayri tedricî olması düsünülmeksizin mutlak olarak indirme mânâsıdır. Furkan'dan murad zikredilen kıtablarla beraber indirilen, hak ile batılı birbirinden ayıran mucizeler olabilir. C- "Gerçekten Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azab (a'zab-ı şedîd) vardır ." Allah'ın âyetlerinden murad, Allah katından indirilmiş kitablar ya da bu ki tablada beraber mucizelerdir. Âyetler kelimesinin ism-i celile (Allah) izafe edilmesi, (âyati'llâh / Allah'ın âyetleri), buyrulması, Onların küfürlerini tâyin, İşlerinin korkunçluğunu ifâde, Şiddetli azaba müs tahrik olduklarını te'kid içindir. Onların şiddetli bir azaba uğramaları için de bütün âyetleri inkâr etmeleri şart değildir. Fakat bir kısmını inkâr etmeleri de yeterlidir. Burada söz konusu edilen kâfirler kimlerdir? Ya iki Ehl-i Kitab fırkası Yahudiler ve Hıristiyanlardır. Ehl-i Kitab'a karşı hüccet ikamesi makamında bu bahse uygun olan da bu mânâdır. Ya da bundan murad bütün kâfirlerdir ve Ehl-i Kitab da, öncekide buna dahildir. O kimseler ki, Allah'ın birliğine, O'nun, şânına yakışmayan şeylerden tenzihine mütedair âyetleri kısmen veya tamamen inkâr ettiler, Kendisinden önceki ilâhî kitabları onaylayan Kur’ân-ı Kerîmi doğrudan doğruya ve Kur’âni tasdik eden diğer ilâhî kitabları da dolaylı yoldan yalan saydılar, Mesela, Kur’ânin ineceğini, Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) geleceğini müjdeleyen âyetlerini tekzib ettiler, işte bu küfürleri, sebebiyle onlar için kemiyet ve keyfiyeti tahmin edilemeyen çetin bir azap vardır. Bu ilâhî kelâm büyük bir vaîd (azab ile tehdid)dir. İnsanları kabul ve iz'ana sevketmek ve küfür ile isyandan caydırmak için zikredilmiştir. Ç- "Allah her şeye üstün ve gaalib (A'zîz)dir, intikam sahibi (züntikam') dir ." Allah Azîz'dir, yegâne gaalibtir; ne dilerse onu yapar ve nasıl dilerse öyle hükmeder. "İntikam" kelimesi, "nakame, nakıme, niıkmet" kökünden olup öç, kin, hınç, garez, ceza; felâket, âfet, gaz ab anlamına gelir. İntikam almak, cezalandırmak hıncını çıkarmak, öcünü almak demektir. Bu cümle, öncesi için bir zeyl olup zikredilen vaîd için bir açıklama ve te'kiddir. |
﴾ 4 ﴿