27"Geceyi gündüze ika edersin (sokarsın) ; gündüzü de geceye ilca edersin . Diriden ölü çıkarırsın ; ölüden de diri çıkarırsın . Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın ." Geceyi gündüze; gündüzü de geceye ta'kib ettirirsin. Uzatmak ve kısaltmak suretiyle geceyi gündüze, gündüzü de geceye katarsın. Diriden ölü, ölüden de diri; mü'minden kâfir, kâfirden de mü'min çıkarırsın. Kime dilersen ona meşakketsiz rızik verirsin. Ebû Abbas Ahmed el- Makarrî'ye göre hesab kelimesi Kur’ân'da üç mânâda kullandır: 1- Yorgunluk, meşakkat mânâsında: Âl-i İmran (3) sûresinin 27. âyeti: "Dilediğini hesabsız (yormadan, meşakketsiz) rızıklandırırsın." 2- Aded mânâsında: Zümer (39) sûresinin 10. âyeti: " Yalnız sabredenlere mükâfatları hesabsız (saymadan) ödenecektir." 3- Taleb mânâsında: Sâd (38) sûresinin 39. âyeti: " İşte bu Bizim insanımızdır. İster ver, ister elinde tut; hesapsızdır (dedik)." Bu âyet-i kerîmenin delâlet ettiği bir gerçek vardır. Şöyle ki: Akıllara hayranlık veren tasarruflara muktedir bir güç için, acemi (Arap olmayanları) zelîl ederek, mülkü (hükümdarlığı) onlardan alıp Araplara vermesi ve bu suretle onları azîz kılması kolayların da kolayıdır. Ali (radıyallahü anh) tarafından rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: 1- Fâtihatül- Kitab (1) sûresi, 2- Âyetül Kürsî (Bakara 2/255), 3- Âl-i İmrân (3) sûresinin iki âyeti, yani : " Allah hak ve adaletle (kaimen bi'l-kıst) şahadet eder ki gerçekten kendisinden başka ilâh yoktur." Cümlesinden; " Şüphe yok ki Allah katında yegâne hak din İslâm'dır." (Âl-i İmrân 3 /18, 19) cümlesine kadar ve " Ey mülkün sahibi Allah'ım!" cümlesinden; " Dilediğini hesabsız rızıklandırırsın." (Âl-i İmrân 3/26, 27) cümlesine kadar, muallakattır ; Allah (celle celâlühü) ile bunlar arasında perde yoktur." Bu âyetler nazil olurken: "- Ya Rabbi! Sen bizi yeryüzüne, Sana isyan edenlere indiriyorsun?" demişler. Cenab-ı Allah da buna cevaben şöyle buyurmuş: "- Ben yemin ettim; her namazdan sonra sizi okuyan (ve sırrınıza mazhar olan) kimsenin günahları ne olursa olsun Ben onun mekânını mutlaka cennet yaparım; onu (cennetin âlâ yeri) Hazîretüi- Kuds'e yerleştiririm; ona günde yetmiş kere kudret gözlerimle nazar ederim; onun yetmiş ihtiyacını karşılarım. Bunların en küçüğü onun mağfiretidir. Ve onu her düşmandan ve kıskançtan korurum; onlara karşı ona yardım ederim." Bazı kitablarda da yazılı olduğu üzere Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "- Ben Allah, hükümdarlar hükümdarıyım (Ena'llahü mekkü'l-mülûk). Hükümdarların kalbleri (kulübül-mülûki), alınları (ve nevasıihim) Benim kudret elimdedir (biyedî). Benim kullarım bana itaat ederlerse, o hükümdarları kullarıma rahmet kılarım; yok eğer kullarım bana isyan ederlerse, o hükümdarları onların basına azab yaparım. O hâlde siz hükümdarlara hakaret (sebb-i mülûk) ile meşgul olmayın; siz bana tevbe edin (tûbû ileyye); Ben de onları size karşı merhametli kılayım." Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem): "- Kema tekûnû yüvelle aieyküm / Siz nasıl olursanız, başınızda öyle yöneticiler olur." hadisinin mânâsı da budur. |
﴾ 27 ﴿