171"Onlar, Allah'ın fadlını (lütuf ve keremini), nimetini ve Allah'ın mü'minlere ecrini (mükâfatını) zayi etmeyeceğini müjdelerler." Bir önceki âytte geçen istibşar (sevinç duymak) fiilinin burada da tekrar edilmesi, bunun mücerret korku ve üzüntünün olmaması sevinci olmadığını fakat bunun yanı sıra bir de değer ve miktarı ölçülemeyecek kadar büyük nimetlerin, yani amellerin sevabının da sevinci olduğunu beyân etmek içindir. Birinci âyetteki sevincin, şehid kardeşlerinin, buradaki sevincin ise kendi hâlleri, ile ilgili olması da caizdir. Mü'minlerden murad, - ya şehidledir; bu takdirde şehidlerin mü'minler olarak ifâde edilmesi, îmân rütbesinin yükseldiğini ve eriştikleri saadetin ana sebebi olduğunu bildirmek içindir; - ya da şehitlerin de dahil oldukları bütün mü'minlerdir. Buna göre, mü'minlerin îmân karşılığı mükâfatlarının eksiksiz olarak verileceği zikredilmiş ve din kardeşleri olmaları hasebiyle bu durum şehidler için de sevinç vesilesi sayılmıştır. "Ve ennallâhe lâ yudüû' ecra'l-mü'minîn / ve Allah'ın mü'minlere olan mükâfatını asla zayi etmeyeceği" ibaresinin başındaki "enne" edatı "inne" olarak da okunmuştur. Buna göre anlam "Allah, mü'minlerin ecrini (mükâfatını) asla zayi etmez" seklinde olur. Bu takdirde istinafı ve arızî bir cümle olarak, îmân etmemiş insanların, amellerinin mükâfatı olmayacağı zımnen belirtilmiş bulunur. Bu âyetler, pek açık olarak cihad için, şehidlik için, taât ve ibâdetleri, artırmak için büyük bir teşvik ve mü'minler için felâh müjdesidir. |
﴾ 171 ﴿