18

"Yahudiler ve Hıristiyanlar:

"- Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz" dediler.

(Resûlüm) de ki:

"- O halde niçin günahlarınızdan dolayı Allah, size azab ediyor?"

Hayır; siz ancak Ö'nun yarattıklarından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar (mağfiret eder), dilediğine de azab eder. Göklerin ve yerin ve bu ıkısı arasındakılerin mülkü Allah'ındır. Dönüş O'nadır."

A- "Yahudiler ve Hıristiyanlar :

"- Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz " dediler."

Burada, her iki fırkanın ortak iddiası dile getirilmekte ve bu iddianın da onların diğer söz ve davranışları gibi tamamen bâtıl ve hilâf-ı hakikat olduğu sarahatle ortaya konmaktadır.

Yahudiler:

"- Biz, Allah'ın oğlu Uzeyr'in taraftarlarıyız" dediler. Hıristiyanlar da:

"- Biz, Allah'ın oğlu Mesih'in taraftarlarıyız" dediler.

Nitekim Ebû Hubeyb Abdullah b. Zübeyr taraftarları için Hubeybîler denmiştir. Ve nitekim hükümdarların akrabaları da, iftihar ederken "biz hükümdarlarız" derler.

İbn Abbâs (radıyallahü anh) diyor ki:

"Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Yahudilerden bir cemaati İslâm dinine davet etti (Inne'n-nebiyyi a'leyhi's-salâtü ve's-selâmü deâ' cemaa'te mine'l-yahûdi ilâ dini'l-islâmi) ve onları Allahü teâlâ'nın azabı ile korkuttu (ve havvefehüm biıi'kabi-llâhi tea'lâ).

Şöyle dediler (Fekaalû):

"- Sen bizi onunla nasıl korkutursun (Keyfe tehavvefüna bihi)? Biz, Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz (ve nahnu ebnâü-llâhü ve ehııbbâüh)" dediler.

Diğer bir görüşe göre ise, Hıristiyanlar, İncil'de, Mesih'in, kendilerine:

"Şüphesiz, ben babama ve sizin babanıza gidiyorum (İnnî zâhibün ebî ve ebîküm)" dediği seldin de bir ifade okurlar. 14

Başka bir görüşe göre ise, onların, bu sözlerinden demek istedikleri şudur:

"Şefkat ve merhamette Allahü teâlâ, bizim babamız gibidir; O'na yakınhk mertebesinde de biz, O'nun oğulları gibiyiz."

Hulâsa,  onlar, Allahü teâlâ katında diğer insanlardan üstün ve meziyetti olduklarını iddia ediyorlardı. Allah (celle celâlühü) da onların bu iddiasını reddetti.

B- "(Resûlüm) de ki:

"- O halde niçin günahlarınızdan dolayı Allah, size azab ediyor ?"

Ey Resûlüm! Onları ilzam ve iskât için kendilerine de ki:

"- Eğer sizin iddia ettiğiniz doğru ise, o halde niçin Allahü teâlâ, dünyada öldürülmek, esir alınmak ve meshedilmek gibi aşağılayıcı hallerle size azab ediyor?

Ve siz de, Allahü teâlâ'nın âhirette, dünyada buzağıya taptığınız günler sayısınca size ateş ile azab edeceğini kabul ediyorsunuz?

Eğer gerçek, sizin iddia ettiğiniz gibi olsaydı, sizden o günah sadır olmazdı ve o azaba da maruz kalmazdınız."

C- "Hayır; sız ancak O'nun yarattıklarından birer beşersiniz."

Bu cümle, kelâmın siyakından anlaşılan mukadder bir cümleye atıftır Yani hayır, siz öyle değilsiniz, fakat Allahü teâlâ'nın yarattığı insan cinsindensiniz; insan olarak da sizin diğer insanlardan bir üstünlüğünüz yoktur.

Ç- "O, dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder."

Yüce Rabbimiz, o yarattığı insanlardan kendisine ve Peygamberlerine îmân edenleri bağışlar; sizin gibi kendisini ve Peygamberlerini inkâr edenlere de azab eder.

geldiğinde dünyayı günah hususunda ilzam edecektir. Çünkü bana iman etmezler. Ve salâh hususunda ilzam edecektir. Zira Pederime gidiyorum ve beni artık göremezsiniz. Ve hüküm hususunda ilzam edecektir. Çünkü bu dünyanın reisi mahkûm olmuştur...." (Bak: Ahd-ı Cedîd/İncil-i Şerif, Lisan-ı aslî yûnanîden bi't-terceme, masarifi İngiliz-Amerikan Bibi şirketleri tarafından tesviye olunarak; Derseadette Ağop Matyusyan matbaasında tabolunmuştur, sene: 1911, Sayfa: 321-322)

D- "Göklerin ve yerin ve bu ilcisi arasındaldlerin mülkü Allah'ındır."

Göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan bütün varlıkların Allahü teâlâ ile igileri,

- memlûkiyet (mülkiyet konusu olma),

- ubudiyet (kulluk, ibâdet),

- O'nun kaahir hükümranlığına râm olmaktan öteye gitmez.

Allah (celle celâlühü)

- icad (yoktan var etme),

- idam (yok etme),

- ihya (can ve hayât verme),

- imate (öldürme, can alma),

- mükâfatlandırma ve,

- ta'zib (azab etme),

itibariyle onlar üzerinde dilediği gibi tasarruf eder (Yetesarrafu fîhim keyfe yeşâ'). Gerçek bu iken onlar, nasıl bu bâtıl iddialarda bulunabilirler? Ve âhirette de dönüş ancak O'nadır; ne müstakillen ne de müştereken başkasına ait değildir. Binaenaleyh Yüce Rabbimiz, her ihsan (iyilik) ve her seyyie (kötülük) ehlim amelinin gerektirdiği şekilde mükâfatlandıracak veya cezalandıracaktır; hiçbir kuvvet buna engel olamayacaktır.

18 ﴿