5"Hak onlara geldiğinde onu tekzib ettiler. İstihza (alay) ettikleri şeyin haberleri yakında onlara gelecektir." "kemmâ — o anda" kelimesi de, onların ayetleri tekzib (yalanlama)de acele ettiklerini bildirir. Buradaki hak, onların, her âyetinden ve böylece tamamından yüz çevirdikleri Kur’ân'dır. Kur’ân'ın Hak olarak ifadesi, onların tekzibinin son derece çirkin bir iş olduğunu gösterir. Çünkü hakkın tekzibi, hiç kimseden beklenmeyen bir şeydir. Âyetin başındaki "f" harfi, mâba'di (kendisindensonraki)nin maakabline terettüb ettiğini beyan eder. Ancak hakikatte mâba'dinin, maakablinden farklı olduğu, ondan sonra vaki olduğu veya onun sebebiyle hasıl olduğu anlamında değil, fakat hakikatte birincinin, ikincinin aynı olduğu anlamındadır. Aradaki tertib ise, itibarî bir farklılık hasebivledir. "Kad / kesinlikle" kelimesi, mânâyı pekiştirmek içindir. Tıpkı diğer bir âyette: "Ve kaledlezîne keferû in hazâ illâ ifkün dfterahü ve eâ nehu aleyhi kavmim âharûn — O kâfirler, "- Bu Kur’ân, olsa olsa, Muhammed'in uydurduğu bir yalan (iftira)dır; başka bir topluluk da bunda kendisine yardım etmiştir." "Böylece onlar kesinlikle haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır" (Furkan 25/4) buyrulması gibi. Bu âyette de, onların yaptığı haksızlık ve iftira, ayette hikâye edilen sözlerinin aynıdır. Fakat mefhûm olarak ondan farklı ve ondan daha çirkin olduğu için, "f " harfi ile ifade edilmiştir. Bu, lâzımın, melzûme terettübü kabılindendir. Amaç, işi daha korkunç göstermektir. İşte o âyette olduğu gibi, bu âyette de hakkı tekzib, haktan yüzçevirmekden çirkin olduğu için, bâtıl olduğu apaçık bir şey onun lâzımı derecesine çıkarılmış ve "f " harfi ile ona bağlanmıştır. Sonra o, düşünmeden (âyet gelir gelmez tekzib) kaydı ile takyid edilmiştir. Bu, hem onun kötülüğünü tekid, hem de onların tekzib ettiği şeyin, mutlaka başlarına gelecek büyük sonuçları olacağını belirtmeye hazırlık içindir. Onlar, kendilerine gelen, âyetlerin: - hem hak hazır hem de gelecekle ilgili mânâlarını düşünmeden, - ayni zamanda onların tasdikini gerektiren delilleri bilmeden, tekzib etmişlerdir. Tıpkı Yûnus (10) sûresinin 39. âyetinde belirtildiği gibi: "Bel kezzebû bima lem yuhlîtû bi-tilmilti velemma ye'tîhim te'viluh / Hayır, onlar ilmini kavrayamadıkları ve henüz tefsiri (te'vili) kendilerine gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar." Hakkın tekzib edildiği beyanını izleyen, " İstihza (alay) ettikleri şeyin haberleri yakında onlara gelecektir" (6/5) cümlesi de onların bu yaptıklarını sergiler. Onların alay ettikleri şey, haktan başka bir şey değildir. Mübhem olarak ifade edilmesi, bunun korkunç bir şey olduğunu ve hükmün sebebinin de bu olduğunu belirtmek içindir. Onlara gelecek haberler, dünyada uğrayacakları azab veya cezalardır. Bunların "enbâ' — nebe', haberler " olarak ifadesi, cezaların son derece ağır olduğunu bildirmek içindir. Çünkü "nebe' " kelimesi, yalnız büyük hadiselerin haberi anlamında kullanılır. Bu cezaları, âhiret cezalarına, veya İslâm'ın yayılıp güçlenmesi ve hâkim olması mânâsına hamletmeye, gelecek âyetler elverişli değildir. "Sevfe / yakında, yakın bir gelecekte" kelimesi, cümlenin içeriğim tekid ve tavzih içindir. Yani onların, akıbetlerini hiç düşünmeden yalanladıkları şeylerin doğru olduğunu gösteren deliller, mutlaka onların başlarına gelecektir. Burada "tekzib " değil de "istihza ettikleri" denmesi, işaret edildiği gibi, tekzibin istihza ile müterafık olduğunu bildirmek içindir. Bu izahlar, söz konusu âyetlerin, Kur’ân'ın âyetleri olduğu anlayışına göredir ki, en zâhır olan da budur. Ama eğer âyetlerden kâinat olayları kasdediliyorsa, o takdirde 5. âyetin başındaki cümle, mahzûf bir şart cümlesinin cevabıdır. Yüzçevirme ise, hakikî mânâdadır. Yani eğer onlar o âyetlerden yüzçeviriyorlarsa, şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü onlar, bundan daha büyüğünü, daha ağırını işlemişler; âyetlerin en büyüğü hakkı tekzib etmişlerdir. "Ayetler" kelimesini her iki mânâya birden hamletmek ise, asla caiz değildir. Bazılarının iddia ettiği gibi, "onlar, bütün âyetlerden yüz çevirince, Kur’ân'ı da tekzib ettiler" şeklindeki tefsir ise, Kur’ân'ın, emsalinden tenzih edilmesi gereken bir tefsirdir. |
﴾ 5 ﴿