7"(Resûlüm), eğer sana kâğıt üzerine yazılı bir kitab indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunmuş olsalardı o kâfirler yine muhakkak: "- Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değil!" diyeceklerdi." Bundan önce onların, Allahü teâlâ'nın ayetlerinden yüzçevirdikleri, hakkı yalanladıkları, bu yüzden azaba müstahak oldukları beyan edilmişti. Şimdi makablinden değişik bir hitabla gelen bu istinafı cümle ile onların, büyüklük taslamaları, sarfettikleri sözlerdeki azgınlığın şiddeti belirtiliyor. Bundan önce âyetlerin ve hakkın gelmesi, onlara nisbet edildiği halde burada kitabın indirilmesinin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)e nisbet edilmesi onların nazil olan ayetlere vaakıî itirazlarının, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)in risâlet ve nübüvvetini de zımnen kapsadığını bildirmek içindir. Kelbî ile Mukatıl diyorlar kı: "Bu âyet-i kerime, Nadr b. Hâris, Abdullah b. Ebi Ümeyye ve Nevfel b. Huveylid hakkında nazil olmuştur. Onlar, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demişlerdi: "- Len nü'mme leke hatta te'tiyena bikitabi min ti'ndidlâhi ve maa'hu erbaatün minc'l-melâiketi yeşhedûne ınnehu min ti ndi-llâhi tea'lâ ve inneke rasûluh / Sen, bize Allah katından bir Kitab ve onun Allahü teâlâ katından gönderildiğine şahadet edecek dört melek getirmedikçe biz sana ve senin O'nun Resulü olduğuna iman etmeyiz." "Lems — dokunma", normal şartlarda ancak elle olduğu halde burada betahsis ellerin sarahaten zikredilmesi, tayin etmek ve mecaz ihtimalini ortadan kaldırmak içindir. Nitekim; " Gerçekten biz cinler, göğü lemsettık." (Cin. 72/8) âyetinde de "yoklamak" anlamındadır. O kâfirler, gözleriyle müşahededen başka bir de elleriyle dokunup onu yoklasalar, onun Allah katından geldiği hakkında hiçbir şüpheleri de kalmasa, gözlerinde bir görme kusuru olduğunu da söyleyemeseler, yine de inat olarak o Kitabı göstererek: "- Bu, apaçık sihirden başka bir şey değil!" diyeceklerdir. Zaten hüccetlerle susturulan inatçı mütekebbirlerin âdeti her zaman budur. |
﴾ 7 ﴿