110

"Biz onların kalblerini (efide) ve gözlerini (ebsar) tersine çeviririz (taklib ederiz) de onlar evvelce iman etmedikleri gibi yine iman etmezler. Biz de onları tuğyan (taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın bırakırız)."

A- "Biz onların kalblerini (efide) ve gözlerini (ebsar) tersine çeviririz (taklib ederiz) de onlar evvelce iman etmedikleri gibi yine iman etmezler."

Belki onların kalblerini tersine çeviririz ve artık onlar hakkı idrâk edemezler ve gözlerini de tersine çeviririz de artık hakkı göremezler ve evvelce olduğu gibi mucizeler kendilerine geldiğinde yine inkâr ederler.

Fakat bu, onlar kalblerini ve gözlerini hakka çevirdikleri ve buna istidatları olduğu halde kalblerini ve gözlerini haktan çeviririz, demek değildir. Aksine onlar, hakkı kabulden imtina ettikleri ve ondan tamamen yüz çevirdikleri için buna maruz kalırlar.

İşte bundan dolayıdır ki bu âyet, onların iman etmeyeceklerini bildiren kelâmdan sonra zikredilmiştir. Bunun sonra zikredilmesi, "Onların asıl hallerinin küfür olduğunu, inkârlarının Allah katından gelen bir cebir ve zorlamadan kaynaklanmadığını bildirmek içindir."

B- "Biz de onları tuğyan."

Bu cümle onların kalb ve gözlerinin tersine çevrilmesinin gerçek manasını açıklar. Yukarıda da işaret edildiği gibi, onların kalb ve gözlerinin taklibi, hakka yönelmeye kabiliyetli oldukları halde, onların duygularının Allah tarafından cebren haktan çevrilmesi anlamında değil;

- fakat kötü istidatlı ve haktan aşırı nefret eder oldukları için Allahü teâlâ'nın da onları kendi halleriyle başbaşa bırakması,

- lütf-i ilâhînin onlara asla tesir etmemesi,

- istidatları gereği kalblerinin mühürlenmesi,

- mü'mınlerin hidayete erdirildiği gibi onların hidayete erdirilmemesi ve azgınlıkları içinde şaşkın halde bırakılması anlamındadır.

110 ﴿