29

"Ey iman edenler, eğer siz Allah'tan sakınırsanız O, size bir furkan (hak ile bâtılı, iyiyi kötüyü ayırma gücü) verir. Kötülüklerinizi (seyyiatinizi) örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf (fadl) sahibidir."

Bu hitab ile iman vasfinin vurgulanması, bundan sonrasına önem verildiğini göstermek ve bundan önceki iki hitap gibi, bunlara riÂyetin imanı gerektiren hakikatlerden olduğunu bildirmek içindir.

Vurgulanan şudur:

Ey iman edenler, eğer siz bütün işlerinizde Allahü teâlâ'ya aykırılıktan sakınırsanız, O, bu sebeble, kalbinize hidayet bahşeder; siz de o hidayetle hak ile bâtılı birbirinden ayırt edersiniz.

Yahut size, hakka ve bâtıla taraftar olanları birbirinden ayıracak öyle bir zafer ihsan eder ki, onunla, mü'minleri aziz, kâfirleri zeki eder, Yahut size, şüphelerden çıkış yolunu ihsan eder.

Yahut iki cihanda korktuğunuz şeylerden size kurtuluş bahşeder.

Yahut size, şöhretinizi yayacak büyük bir şan verir.

Ve Allahü teâlâ, takvanız sayesinde sîzin kötülüklerinizi örter ve günahlarınızı bağışlar.

Bir görüşe göre ise, seyyiât, küçük, zünûb ise büyük günahlardır. (Yani küçük günahlarınızı da, büyük günahlarınızı da bağışlar, demektir.)

Bir diğer görüşe göre ise, anılan iki kelimeden murat, geçmiş günahlar ile gelecek günahlardır. Çünkü bu âyet, Bedir mücahidlerı hakkındadır. Ve Allahü teâlâ, onların geçmiş günahlarını da, gelecek günahlarını da bağışlamıştır.

Son cümle, makablinin illetini izah eder; Allahü teâlâ'nın onlara takva karşılığı olarak va'dettiklerinin, kendi lütuf ve ihsanı olduğuna, takvanın gerektirdiği nimetler olmadığına dikkat çeker.

Bu da, tıpkı bir efendinin, çalışması karşılığında kölesine bir takım nimetler va'detmesi gibidir.

29 ﴿