52"Onların gidişi tıpkı firavun ailesi ile onlardan öncekilerin gidişi gibidir. Onlar da Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi; Allah da günahları yüzünden onları yakalamıştı. Şüphesiz Allah çok güçlü (kavıyy)dür; şiddetle cezalandırıcı (şedîdü'l-ıi'kaab)dır." A- "Onları gidişi tıpkı firavun ailesi, ile onlardan öncekilerin gidişi gibidir." Burada Mekke müşriklerinin hah, cürümleri sebebi ile helâk edildikleri bilinen firavun ve ona tâbi olanların haline benzetilerek, onların sırf kendi küfürleri sebebiyle felâkete uğradıkları belirtiliyor. Bu benzetme, onların halini ziyadesiyle takbih etmek, bunun, helâk edilen ümmetler için genel bir kural olduğuna dikkat çekmek içindir. Yani ısrarla sürdürdükleri inkârları ve sonunda maruz kaldıkları azab itibariyle Mekke müşriklerinin hak de, çirkin hareketleri ve uğradıkları azablarla şöhret bulmuş olan firavun ve daha önceki Nûh ve Ad kavimleri gibidir. "Onlar da Allah'ın âyetlerini inkâr etmişlerdi; Allah da günahları yüzünden onları yakalamıştı. Şüphesiz Allah, güçlüdür, şiddetle cezalandırıcıdır." Bazılarının söylediği gibi bu cümle, firavun ile ona uyanların ve benzerlerinin hallerinin değil, fakat Mekke müşriklerinin hallerinin izahıdır. "Bi-zünûbi-him — günahları yüzünden" ifâdesi, onların küfürlerinin yanı sıra, ilâhî azabı gerektiren başka günahları olduğuna da işaret eder. Onların günahlarından, küfürlerinden kaynaklanan günahları da kasdedilmiş olabilir. İbn Abbâs (radıyallahü anh) diyor kı: "- Fir’avun ve ona uyanlar, Mûsa'nın (aleyhisselâm) Allahü teâlâ'nın Peygamberi olduğunu kesin olarak anladıktan sonra onu yalanladılar. Mekke müşrikleri de, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisini tasdik eden bunca delil ve mucizelerle onlara geldiği halde onu yalanladılar. Allahü teâlâ da, firavun ve adamlarına tekzibin azabını indirdiği gibi, bunlara da tekziplerinin azabını indirdi. "De'b -/ hal" kelimesi, aslında devamlılık ve itiyat anlamını ifâde eder. Onlarin maruz kaldıkları dünyevî azab ta devamlılık ve itiyat olmadığına göre azabın, onların de'bi (hak) kılınması, ya tağkb üslubuyla olup onların yaptıkları günahlar, kendilerine verilen azaba galip kılınmıştır (yani günah için kullanılan şey, azap için de kullanılmıştır), ya da o kâfirlerin, azabı gerektiren küfür ve günahlara devam etmeleri, azabın devam etmesi gibi sayılmıştır. Son cümle, makablini, yani Allahü teâlâ'nın onları yakalamasını açıklayıcı mahiyettedir. |
﴾ 52 ﴿