68

"Babalarının kendilerine emrettiği surette şehre girdikleri zaman, bu tedbir, Yakub'un içindeki isteğini yerine getirmekten başka, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan önleyemedi. Hiç şüphesiz Yakub, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibi idi. Fakat insanların çoğu bilmezler."

A- "- Babalarının kendilerine emrettiği surette şehre girdikleri zaman, bu tedbir, Yakub'un içindeki isteğini yerine getirmekten başka, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan önleyemedi."

Bir görüşe göre, o şehrin dört kapısı vardı.

Bu ifade ile iktifa edilmiş, çünkü bu ifade, onların, yasaklandıkları şeylerden kaçındıklarını göstermektedir.

Onlar o kapılardan şehre girmişlerdi. Yani babalan Yakub'un (aleyhisselâm) kendilerine emrettiği gibi ayrı ayrı kapılardan şehre girdikleri zaman, alınan önlemlerden amaç, onlara gelecek zararı önlemek iken bu girişleri, Allah'ın (celle celâlühü) hükmettiği hâdiselerde onlardan hiçbir şey önleyemedi.

Halbuki başta böyle zannediliyordu. Nitekim Yakub (aleyhisselâm) kendilerine bunu tavsiye etmiş ve onlar da Allah'ın (celle celâlühü) inâyetiyle sonuç alacaklarına güvenerek gereğini yapmışlardı.

Şu halde burada anlatılmak istenen mezkûr girişin, fayda vermemenin sebebi olduğunu beyan etmek değildir. Nitekim "Fakat onlara uyarıcı gelince, bu, onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi arttırmadı" (Fâtır 42) âyeti de bu kabildendir.

Zira orada, uyarıcının gelmesi, onların nefretlerinin artmasına sebep olmaktadır. Hayır, burada istenen, başta beklendiği gibi, tedbirin, faydaya sebep olmadığını beyan etmektir. Öyle umulmakla beraber, kastedilen amacın, malûm tedbire terettüp etmediğini anlatmaktır; yoksa onun olmamasının, bu tedbire terettüp ettiğini göstermek değildir.

Bununla beraber bunun murat olması da şu izahla caizdir: Yakub (aleyhisselâm) tavsiyesinde bu tedbirin, Allah (celle celâlühü) tarafından bir şey temin etmeyeceğini söylemişti. Yani onlar, babalarının, kendilerine tavsiye ettiklerini yapınca da bir faydası olmadı ve sonuç, Hazret-i Yakubun dediği gibi oldu ve sonunda onlar, göreceklerini gördüler. Buna göre, beklenenin vukuu kabilinden olur.

"Yakub'un içindeki isteğini yerine getirmekten başka" istisnasının anlamı da şudur: Hazret-i Yakub, tedbirin, takdiri değiştireceğine inanmadan, sırf içindeki isteğini yerine getirmek üzere bunu açıklayıp oğullarına tavsiye etmişti.

Yahut onların ayrı ayrı kapılardan şehre girmeleri, Yakub'un (aleyhisselâm) içindeki isteği idi, demektir. Yani ayrı ayrı kapılardan girişleri, Allah (celle celâlühü) tarafından bir fayda sağlamıyordu; fakat bu, onun içinde hâsıl olan bir isteği idi ve istediği gibi de gerçeldeşti.

Her iki mânâda da, bu tedbirin, içindeki, isteğin dışa vurulmasından başka bir faydası olmadı. Nazar değmesine gelince, onun gerçekleşmemesi, onlar hakkında mukadder olmadığı içindi; yoksa onlar hakkında hükmedilmiş iken, bu tedbirle kalkmış, demek değildir.

B- "Hiç şüphesiz Yakub, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibi idi. Fakat insanların çoğu bilmezler."

Yakub Sâi, gönderdiğimiz vahiyler ve yarattığımız delillerle, yüksek bir ilim sahibi idi. Bundan dolayı o, tedbirin takdiri değiştireceğine, sonucu etkilemekte bir payı olacağına inanmıyordu ki, sonucu görünce fikrinde bir değişiklik olsun. Yahut zaten o, tedbirin, onlar için Allah (celle celâlühü) tarafından bir şey sağlamayacağını kesin olarak ifade etmişti ve dediği gibi de oldu.

Fakat insanların çoğu, kader esrarını bilmezler ve tedbirin, kadere etkisi olacağını sanırlar. Bir başka açıdan insanların çoğu, kadere etkisi olmamakla beraber tedbirin zorunlu olduğunu, bilmezler, demektir. Ancak bu makamın, matlubun, mukaddimelerle elde edilemeyeceğıni beyan etmek makamı olması, bu görüşe engeldir.

68 ﴿