21"Bak Biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kıldık! Ahirette ise, elbette ki derece ve üstünlük farkları daha büyüktür." A- " Bak Biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kıldık" Bundan murat, geçen İlâhî ihsanın ve dünyevî ihsan mertebelerinin farklı olmasının mahzurlu olmadığını izah etmek ve bununla uhrevî ihsan mertebelerinin de farklı olacağına dikkati çekmektir. Yani ibret nazarıyla, Biz dünyevî ihsanlarımızda insanların kimini kiminden nasıl üstün kıldığımıza bir bak. Bu dünyada kimi insan aşağıda, kimi yukarıdadır. Kimi kuvvetli, kimi zayıf; kimi mâlik, kımı de memlûktur. Kimi zengin, kımı de fakır... İşte bunlara ibret, nazarıyla baktığın zaman âhiret ihsanının mertebelerini ve dünyadan üstün olan âhiret hayatı ehlinin fazilet derecelerinin farklılığını da anlarsın. Nitekim şu cümle de, onu açıklamaktadır: B- "Ahirette ise, elbette ki derece ve üstünlük farkları daha büyüktür." Ahiret ve ondaki nimetlerin derece ve üstünlük farkları elbette ki daha bü}diktür; çünkü oradald farklılık, Cennet ve onun mahiyeti ve vasıfları tarif edilemeyecek kadar yüksek olan derecelerinden kaynaklanmaktadır. Nitekim Cennet nimetleri, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve hiçbir insan kalbinin düşünmediği güzellikler ve iyilikler olarak ifade edilmiştir. Bundan önceki âyette zikredilen (onlara da, bunlara da Rabbinin ihsanından veririz) ihsandan, yalnız dünyevî ihsan da kastedilebilir. Buna göre, Rabbimizin, ihsanının kısıdı olmadığını ifade eden cümle de, dünyevî ihsanın birinci fırkaya mahsus olduğu vehmini kaldırmak mânasına hamledikr. Zira daha önce onların iradesinin dünyaya tahsis edilmiş olması, onların bu ihsana nail olacaklarının zikre tahsis edilmesi ve ikinci fırka ile aralarındaki nisbetin zikredilmemesi, bu ihsanın ikinci fırkaya mahsus olduğu vehmini vermektedir. Yani yalnız dünyalık istediklerini zikrettiğimiz birinci fırkaya değil, Rabbinin geniş ihsanından her iki fırkaya da veririz; zaten Rabbinin dünyevî ihsanı, onu isteyenden de, başkasını isteyenden de kısıtlanmaz. Bak bu ihsanda, her iki fırkadan da kimini kimine nasıl üstün kılmışız? İlâhî ihsanın birinci fırkadan kısıtlanmayacağı mânasına itibar etmek ve bunun ilâhi ihsanın şümulünü tahkik için olduğunu söylemek, "Zaten Rabbinin ihsanı kısıtlı değil!" ifadesinin, dünyevî ihsanın, ikinci fırkaya mahsus olduğu vehmini ortadan kaldırmak, için söylenmiş olmasını gerektirir. Nitekim cumhûr diyor ki, "Allah, bir kimsenin isyanından dolayı, onu ihsanından mahrum bırakmaz." |
﴾ 21 ﴿