11

"Oraya vardığında kendisine şöyle seslenildi: -Ey Mûsâ!"

Yani Hazret-i Mûsâ, daha önce uzaktan gördüğü ateşin yanına varınca...

İbn Abbâs'tan rivâyet olunduğuna göre diyor ki: "Hazret-i Mûsâ, yeşil bir ağaç gördü. Bu ağacı aşağıdan tepesine kadar bembeyaz bir ateş sarmış ve son derece büyük, bir ışık saçıyordu. Hazret-i Mûsâ, orada durdu ve bu ateşin şiddetli ışığından ve ağacın da şiddetli yeşilliğinden hayretler içinde kaldı. Ne ateş, ağacın yeşilliğini bozuyordu, ne de ağacın bol suyu, o şiddetli ışığı azaltabiliyordu."

Derler ki; ateş dört kısımdır: Bir kısmı yer (yakar), fakat içmez (su içermez). Bu, dünya ateşidir. Bir kısmı da içer, fakat yemez. Bu da, yeşil ağacın içerdiği ateştir. Bir kısmı da yer ve içer. Bu da, Cehennem ateşidir. Bir kısmı da yemez ve içmez. Bu da Mûsa'nın (aleyhisselâm) ateşidir.

Yine derler ki; ateş dört nevidir (çeşittir): Bir çeşidi, hem ışığı var, hem de yakması var. Bu, dünya ateşidir. Bir çeşidi de ışığı da yok yakması da yok. Bu da, yaş ağaçların içerdiği ateştir. Bir çeşidi de ışığı var, yakması yok. Bu da, Hazret-i Mûsa'nın gördüğü ateştir. Bir çeşidi de, yakması var, ışığı yoktur. Bu da Cehennem ateşidir.

Rivâyet olunuyor ki, o ağaç, böğürtlen ağacı idi.

Diğer bir görüşe göre ise sakız ağacı idi.

11 ﴿