12

"Muhakkak ki, Ben, evet Ben, senin Rabbinim! Haydi, ayakkabılarını çıkar; çünkü sen şimdi gerçekten o kutsal vadi Tuvâ'dasın!"

A- "Muhakkak ki, Ben, evet Ben, senin rabbinim!"

Rivâyet olunuyor ki, Hazret-i Mûsa'ya sesleniknce, Hazret-i Mûsâ: "Konuşan kimdir?" dedi. Bunun üzerine Allah (celle celâlühü): "Ben senin Rabbinim!" buyurdu. O zaman İblis: "Belki bu işittiğin, Şeytanın sözüdür" diye vesvese verdi. Hazret-i Mûsâ ise: "Ben bunun Allah'ın kelâmı olduğunu biliyorum; çünkü ben bu kelâmı bütün yönlerden ve bütün bedenimle işitiyorum!" dedi.

Ben derim ki; Hazret-i Mûsa'nın kelâmı, gerçeğin ta kendisidir; zira böyle olmayan bir sesi işitmek, ancak Hailâk (her şeyin yaratıcısı) ve Ahırı (her şeyi bilen) Allah'ın (celle celâlühü) sesinin kendisi değil, o'nun eserlerindendir.

Diğer bir görüşe göre ise, Hazret-i Mûsâ, Rabb-ı İzzetin kelâmını ruhanî olarak telakki etti. Sonra bu kelâmın misak bedenine ulaşıp müşterek hisse intikal etti ve algılandı; yoksa bu kelâm kulakla işitilmedi.

B- "Haydi, ayakkabılarını çıkar."

Hazret-i Mûsa'ya, ayakkabılarını çıkarması emredildi, çünkü yalın ayak olmak, tevazu ve güzel edebe daha uygundur. İşte bunun içindir ki, eski büyük zatlar, Kâ'be'yi yalın ayak tavaf ediyorlardı.

Diğer bir görüşe göre ise, o kutsal vadi ile bereketlenmek için ayaklarının o toprağa değmesi için böyle emredildi.

Bir diğer görüşe göre ise, Hazret-i Mûsa'nın ayakkabıları, tabaklanmamış merkep derisinden olduğu için (dinen temiz sayılmadığı için) çıkarması emredildi.

Başka bir görüşe göre ise, yani kalbini ailenden ve maldan arındır, demektir.

C- "Çünkü Sen şimdi gerçekten o kutsal vâdi Tûvâ'dasın!"

Bu cümle, emredilen ayakkabılarını çıkarmasının lüzumunun illetini beyan etmekte ve bu emrin sebebinin, o mekânın şeref ve kutsiyeti olduğunu beyan etmektedir.

Rivâyet olunuyor ki, Hazret-i Mûsâ, ayakkabılarını çıkardı ve onları vadinin arkasına attı.

12 ﴿