9"Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dâir dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defada da, "eğer kocası doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını" dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır." Bir kimse, kendi karısına mezkûr şeklide zinâ isnadında bulununca, kadın hapsedilir, bu hapis, suçunu itiraf eckp recim edilinceye kadar, yahut bu isnadı bir şekilde bertaraf edinceye veyahut kendisi de bu şekilde kendine lanet okuyarak yemin edinceye (Lian'da bulununcaya) kadar devam eder. Bu şekilde Lian'da bulunması, kendisini dünyevî azaptan, yani sonu recim (taşlanarak öldürülmek) olabilen hapis ten kurtarır. Rivâyet olunuyor ki, Kazif (zinâ suçlaması) âyeti nazil olunca, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onu minberde okudu. Bunun üzerine Asım b. Adiyy el-Ensârî (radıyallahü anh) ayağa kalkıp: "Ya Resûlallah! Allah, beni sana feda eylesin! Yani bir adam, karısının yanında bir erkek görüp de, bunu şikâyet ve dâva edecek olsa, seksen sopa vurulacak; ondan sonra şahitliği de (ebediyen) reddedilecek ve fâsık olarak ilan edilecek; eğer kılıçla vurup öldürse, kendisi de (kısas olarak) öldürülecek; eğer sükût edip hiç sesini çıkarmazsa, dört şahit getirinceye kadar bu öfkeyi yüreğinde taşıyacak. O kötü adam ise bu arada, işini görmüş, gitmiş olacak!., Allah'ım! Bize bir kapı aç!" dedikten sonra dışarı çıktı. Yolda damadı Hilal b. Ümeyye, yahut Uveymîr ile karşılaştı ve ona: "Nedir bu telaşın? Arkanda ne var?" diye sordu. Damadı da: "Arkamda şer var! Ben, karım, yani senin kızın Havle'nin yatağında Şerik b. Sehma'yı gördüm!" dedi. Asım: "Vallahi, işte sualim bu idi. Ne de çabuk başıma geldi de imtihan edildim?" dedi ve ikisi birlikte hemen Resülullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına girip olanları kendisine anlattılar. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de, (Asım'ın kızı) Havle'nin ifadesini aldı. Havle, bunu inkâr etti. Bunun üzerine Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), karı-koca arasında mezkûr şekilde Liân yaptırdı. Lîân sebebiyle vaki olan boşanma, İmânı Ebû Hanîfe İle İmâm Muhammed'e (radıyallahü anh) göre, Bâine (rücû imkânı bulunmayan kesin) bir talâk hükmündedir. Bu talâkın hükmü, ebedî değildir. Hattâ ondan sonra adam kendi kendini tekzip edip de, ona had (zinâ suçlaması cezası) uygulanırsa, bu karısıyla evlenmesi caiz olur. İmâm Ebû Yûsuf, İmâm Züfer, Hasen b. Ziyâd ve imâm Şafiî'ye göre ise, Lîân sebebiyle vaki olan boşanma, talâksız bir boşanma olup o kadının ebedî olarak kendisine haram olmasını gerektirmektedir; ondan sonra karı-koca olarak bir araya gelmeleri ebediyen mümkün olmaz. |
﴾ 9 ﴿