27"O gün zâlim, ellerini ısırıp şöyle der: "Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!" Elleri ısırmak, parmak uçlarını ısırmak, parmak uçlarını yemek, dişlen yakmak gibi ifâdeler, öfkelenmek ve hayıflanmaktan kinayedir. Çünkü bu fiiller, öfkelenmeyi ve hayıflanmayı taldp eden fiillerdir. Burada zâlimden murat, ya Ukbe b. Ebî Muayt'tır. Nitekim deniliyor ki; bu zât, Peygamberimizin meclisinde çok bulunuyordu. Bir gün de bu zât, Peygamberimizi ziyafetine davet etti. Peygamberimiz ise, şahadet kelimesi getirmedikçe yemeğini yemeyeceğini söyledi. Bunun üzerine o da şahadet kelimesi getirdi. Übeyy b. Halef de, Ukbe'nin yakın dostu idi. Übeyy, îman etmesinden dolayı Ukbe'yi kınayarak ona "Sen, dininden döndün!" dedi. Ukbe de: "Hayır! Muhammed, benim evimde benim yemeğimi yemek istemedi; ben de utandım ve bunun için şahadet kelimesini söyledim. O zaman Übeyy b. Halef, Ukbe'ye dedi ki: "Hayır! Sen, gidip Muhammed'in sırtına basmadıkça ve yüzüne tükürmedikçe ben senden razı olmayacağım!" Ukbe de Peygamberimizin bulunduğu yere gitti. O sırada Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Dârun-Nedve denilen Mekke hükümet konağında secde halinde bulunuyordu. Ukbe, Übeyye b. Halefin istediklerini yaptı. O zaman peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Ben, Mekke dışında seninle karşılaşırsam, mutlaka başını kılıçla uçuracağım!" Sonra Bedir savaşında Ukbe b. Ebi Muayt esir düştü. Peygamberimiz, Hazret-i Ali'ye emir buyurdu; Hazret-i Ali de, onu gebertti. Diğer bir rivâyete göre ise, Asım b. Sabit El-Ensârî, onu gebertti. Peygamberimiz de, Uhud savaşında Übeyy ile teke tek çarpışmada onu mızrakla yaraladı. Übeyy, Mekkeye döndükten sonra bu yaradan öldü. Yahut âyetteki zâlimden murat, Ukbe b. Ebî Muaytin da öncelikle dâhil olduğu bütün zâlimlerdir. İşte bu zâlimler, kıyamet günü diyecekler ki; keşke Peygamberle beraber, beni bu kötü durumlardan kurtaracak bir yol, hak yolu tutsaydık da, dalâlet yollarına sapmasaydık! |
﴾ 27 ﴿