43"Melîke'yi, Allah'tan başka taptığı şeyler, hak dinden alıkoymuştu. Çünkü o, gerçekten kâfir bir kavimden idi." Bu kelâm, (başkasının sözünü hikâye kabilinden olmayıp) doğrudan doğruya Allah (celle celâlühü) tarafından olup şimdiye kadar, yani Hazret-i Süleyman'ın yanına gelmeden önce Belkıs'ı islâm'ını açıklamaktan alıkoyan şeyi beyan etmektedir. Yani Belkıs'ı İslâm'ını açıklamaktan alıkoyan şeyin, eskiden güneşe tapması idi. Çünkü o, tamamen küfre batmış bir kavimden idi. İşte bundan dolayı o, Hazret-i Süleyman'ın hâkimiyetine girmeden önce kavmi içinde iken islâm'ını açıklamaya muktedir olmamıştı. Diğer bir görüşe göre, "Bize ondan önce bu bilgi verilmiştir." cümlesinden "Çünkü o, gerçekten kâfir bir kavimden idi." cümlesine kadar olan kısım, Hazret-i Süleyman ile müşavirlerinin sözlerindendir. Yani sanki onlar, Belkıs'ınn sözlerini dinlediklerinde onun İslâm'ını anladılar da onun halini takdir ettiler. Zira Belkıs, daha önce elçi Münzir'den dinlediği eski deliller ve tahtı ile ilgili gördüğü bu açık mucize sayesinde Allah'ın sonsuz kudretini ve Hazret-i Süleyman'ın peygamberliğinin sıhhatini anlamış; islâm ona nasip olmuş ve isabetli cevap vermişti. İşte Hazret-i Süleyman de müşavirleri de, buna atfen demişler ki: "Belkis'tan önce, Allah'ın kudretinin ve O'nun katından gelen peygamberliğin sıhhatinin bilgisi bize verilmiştir ve biz hep İslâm dini üzerindeyiz." Onlar, bunu, Belkis'tan faziletli kılındıklarina, Belkıs, kâfirler arasında yetişip güneşe tapması, kendisini İslâm'dan alıkoyduğundan, ondan önce Allah'ı (celle celâlühü) tanıyıp müslüman olduklarına şükür olarak söylemişlerdir. Ancak bu görüşün, isabetten uzak ve zorlama bir izah olduğu açıktır, |
﴾ 43 ﴿