44

"Melikeye: "Gir saraya!" denildi. Melike gelip de orayı görünce, onu derin bir su sandı ve iki ayağını sıvamaya başladı. Süleyman: "Bu gerçekten sırçalardan döşenmiş bir saraydır" dedi. Melike dedi ki: "Ey Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim ve ben, Süleyman'la beraber Âlemlerin Rabbi olan Allah'a teskm oldum."

A- "Melikeye: "Gir saraya!" denildi."

Rivâyet olunuyor ki, Hazret-i Süleyman, Belkıs gelmeden önce emir verdi; Belkıs'ın geleceği yol üzerinde beyaz camdan bir saray yaptırdı; onun altından da su akıttırdı; bu suya da balık ve diğer deniz hayvanlarını bıraktı; ortasına da tahtını kurdurdu ve tahta oturdu. Kuşlar, cinler ve insanlar da etrafına toplandılar. Hazret-i Süleyman bunu, Belkıs'a azametini, (cinlerin ve hayvanların da kendisine itaatini göstererek) peygamberliğini ve dindeki sebatını göstermek için yapmıştı.

Bazıları, asılsız olarak iddia etmişler ki, cinler, Belkıs, kendi sırlarını Hazret-i Süleyman'a anlatır endişesiyle, Belkıs'la evlenmesini istemiyorlardı. Zira Belkıs'ın annesi cin idi.

Diğer bir görüşe göre ise, cinler, Hazret-i Süleyman ve Belkıs evliliğinden bir çocuk olup da, hem cinlerin, hem de insanların zekâsına sahip olmasından ve sonuçta Hazret-i Süleyman'ın hükümranlığından çıkarılıp daha ağır ve feci bir hükümranlığa sokulmaktan endişe ediyorlardı, işte bundan dolayı o cinler, Belkıs'ın aklında noksanlık olduğunu, bacaklarının da çok kılk olduğunu ve ayaklarının da eşek tırnakları gibi olduğunu söylemişlerdi. İşte bundan dolayı Hazret-i Süleyman, tahtının görünümünü değiştirerek aldım denemek istemiş ve bacakları ile ayaklarını görmek için de camdan sarayı yaptırmıştı.

B- "Melike, gelip de orayı görünce, onu derin bir su sandı ve iki ayağını sıvamaya başladı."

Yani Belkıs, yanında Hazret-i Süleyman olduğu halde saraya girip sırça zemini görünce onu derin bir su sandı ve etekleri ıslanmasın diye iki ayağını sıvamaya başladı. Hazret-i Süleyman baktı ki, onun bacakları ve ayakları, insanların en güzel bacaklarından ve ayaklarındandır; yalnız bacakları kıllıdır.

Bir görüşe göre, zırnık gibi kadınların vücut kıllarını temizlemek için kullandıkları maddeleri ilk kullanan, Beikistır. Hazret-i Süleyman, cinlere emretmiş; onlar da kılları temizleyen bir macun hazırlamışlardı.

Hazret-i Süleyman, Belkısla evlendi ve cinlere emretti; cinler ona, Yemen'de Silhayn sarayını ve Sana'da bir dağın tepesinde Gamdan şatosunu yaptılar. Hazret-i Süleyman, ayda bir kez onu ziyaret edip yanında üç gün kalıyordu.

Diğer bir görüşe göre ise, Hazret-i Süleyman, Belkıs'ı Hemdan kralı Zâtübba' ile evlendirdi ve onu Yemen üzerine musallat etti ve Yemen cinlerinin emin Zevbeaya da, ona itaat etmesini emretti. O da ona kaleler, saraylar binâ etti.

C- "Süleyman: "Bu gerçekten sırçalardan döşenmiş bir saraydır" dedi.

Yani Hazret-i Süleyman, Belkıs'ın hayret ve dehşete kapıldığım görünce, onun su sandığı şeyin, sırça döşenmiş zemin olduğunu söyledi.

D- "Melike dedi ki: "Ey Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim ve ben, Süleyman'la beraber Âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."

Yani Belkıs, bu mucizeyi de görünce dedi ki; ey Rabbim! Ben, şimdiye kadar güneşe tapmakla, -isabetten uzak olan bir görüşe göre ise, Süleyman'ın, beni derin suda boğmak istediğini sanmakla- gerçekten kendime yazık etmişim ve ben Süleyman'a uyarak Âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.

Belkıs'ın, "Alemlerin Rabbi" demesi, Allah'ın İlahlığını, ibadete yegâne lâyık olduğunu ve bütün varlıkların ve ezcümle daha önce taptığı güneşin de İlahı olduğunu bildiğini izhar etmek içindir.

44 ﴿