59

"Ey Resûlüm! De ki: El-hamdü lillah / Allah'a hamd olsun! Seçkin kıldığı kullarına selâm olsun! Allah mı hayuiıdır, yoksa onların ortak koştukları mı? "

Bundan önce Allah (celle celâlühü), anılan peygamberlerin kıssalarını, onların, Allah'ın (celle celâlühü) sonsuz kudretini ve yüce şânmı ifâde eden haberlerini, o peygamberlerin yüksek kadirlerine ve haberlerinin sıhhatine delâlet eden o kendilerine tahsis buyurduğu kahredici âyetleri ve açık mucizeleri Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) beyan buyurdu; o peygamberlerin lisanıyla İslâm'ın hak din olduğunu, küfür de şirkin ise bâtıl olduğunu, o peygamberlere uyan kimsenin hidâyete eriştiğini, onlardan yüz çevirenin ise helâk uçurumundan yuvarlandığını da açıkladı; o kıssaların içerdiği çeşitli İlâhî marifetlerle de Resülullah'ın kalbini ferahlandırdı; mukaddes âlemden akan sübhanî melekelerin nurlariyla da Resülullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) kalbine nur doldurdu ve bütün bunlarla,

"Ey Resûlüm! Hiç şüphesiz bu Kur’ân, Hâkim ve ahin olan Allah tarafından sana verilmiştir." âyetinde anlatılan hakikatin mânâsını takrir buyurdu, işte ondan sonra burada da, Allah, Resulüne, herkesin istediği ve hîç kimsenin de daha ötesine göz dikmediği nimetlerden kendisine ihsan etmesinden dolayı hamd etmesini emir buyurduğu gibi, öncelik hakkını ve din için çalışmalarının hakkını eda etmek üzere, haberleri Peygamberimize vahy edilen İlâhî marifetler cümlesinden olan o kıssaları anlatılan peygamberlerin de dâhil olduğu bütün peygamberlere selâm etmesini de emir buyurdu.

Diğer bir görüşe göre ise, bu hamd ve selâm emri Lût (aleyhisselâm) içindir; Allah (celle celâlühü), kavminin kâfirlerini helâk buyurmasından dolayı kendisine hamd etmesini ve hayasızlıktan korumakla ve helakten kurtarmakla seçtiği kutlu insanlara da selâm vermesini emir buyurmuştur. Ancak bu görüşün isabetten uzak olduğu açıktır.

59 ﴿