9

"Sonra onu düzeltip şekillendirmiş ve kendi ruhundan ona üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler ve kalpler var etmiştir. Ne kadar az şükrediyorsunuz!"

A- "Sonra onu düzeltip şekillendirmiş ve kendi ruhundan ona üflemiştir."

Yani Allah, sonra ana rahminde insanın uzuvlarını tam olarak şekillendirmiş; ona gereken biçimi vermiş ve kendi ruhundan ona üflemiştir.

Burada ruhun, Allah'a izafe edilmesi, insani teşrif içindir ve bir de şu hakikatleri bildirmek içindir: insan son derece acayip bir mahluk ve hârika bir sanattır; onun Allah'ın huzuruna münasip bir şanı vardır; beşer aklının dahî marifetten erişebileceği en son makam, bazen O'na izafet ile ifâde edilen, bazen de O'nun emrine nispet edilmekle ifâde edilen mertebedir. Nitekim diğer bir âyette de şöyle denilmektedir: "de ki: ruh, Rabbimin emrindendir."

B- "Ve sizin için kulaklar, gözler ve kalpler var etmiştir."

Yani Allah, sizin menfaatiniz için bu duyu organlarım yaratmıştır ki, bunların, haddi zâtında kıymetleri edilemeyecek kadar büyük nimetler olmaktan başka, bir de size bahşedilen dinî ve dünyevî diğer nimetleri anlamanın vesileleri olduklarını anlayasınız ve bunlara şükredesiniz; yani bu organların her birini, yaratılış gayesine uygun olarak kullanıp kulaklarınızla tevhidi ve yeniden dirilmeyi ifâde, eden vahiy âyetlerini ve gözlerinizle de kâinat âyetlerini idrâk edesiniz ve kalplerinizle de bunların hak olduklarına deliller bulasınız.

C- "Ne kadar az şükrediyorsunuz!"

Yani siz, ne kadar az şükrediyorsunuz, yahut az zamanda şükrediyorsunuz! Bu cümle, makabli için bir zeyil mahiyetinde olup o kâfirlerin, bu büyük nimetlere olan nankörlüklerini beyan etmektedir. Zira burada azlık, yokluk anlamındadır, (siz, hiç şükretmiyorsunuz, demektir.) nitekim bundan sonraki kelâm da, bunu bildirmektedir.

Bu âyetlerde, insanın hallerinin, fıtratın başlangıcından ruh üflenmesine kadar hitap üslubuyla ifâde edilmesi -ki, bu, onun gerçekleri anlamaya yetenekli ve salâhiyetti olduğunu bildirir- son derece bir ifâde mükemmeliyetı vardır.

9 ﴿