12"O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük ve işittik; şimdi bizi dünyaya geri gönder de, sâlih ameller yapalım; çünkü biz kesin olarak inandık" diyecekleri vakit bir görsen!., " Yani sen, bundan önceki âyette belirtildiği gibi, "biz, toprağın içinde kayıp olduktan sonra..." diyen günahkârların, yahut bunların da dâhil oldukları bütün günahkârların, Rableri huzurunda, dünyada işledikleri çirkin suçları meydana çıktığında utanç ve mahcubiyetten başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Biz de artık hakkı görenlerden ve işitenlerden olduk ve görülen ve işitilen âyetleri idrâk etmek istidadı bizim için de hâsıl oldu; daha önce ise biz hiçbir şeyi idrâk etmeyen körler ve sağırlar idik; şimdi bizi dünyaya gönder de, o âyetlerin gereği olan sâlih ameller yapalım; çünkü biz kesin olarak inandık" diyecekleri vakit bir görsen! . . Yani onlar o zaman, bu sözleri ile, görme ve işitme duyularının ve kalplerinin sıhhatli ve âyetleri anlayıp gereklerini yapmaya muktedir hale geldiklerini iddia edecekler. Hulâsa, onlar: "Biz daha önce hiçbir şeyi akıl edemiyorduk. Şimdi ise kesin olarak inandık" diyecekler. Bütün bu söyledikleri, dünyaya geri döndürülmek dileklerinin kabul edilmesi umuduyla yakarıştaki gayretlerinin ifadesidir. Ancak heyhat!.. Onların gördükleri, o zaman kendilerine gösterilecek küfür ve günahların, çirkin suretleri ve işittikleri de, meleklerin, kendilerine, gidecekleri yerin kesin olarak Cehennem olduğunu bildirmeleri de olabilir. Bu görüşe göre mânâ şöyledir: biz şimdi amellerimizin çirkinliğini gördük. Halbuki biz dünyada onları güzel görüyorduk. Ve biz, son durağımızın Cehennem olduğunu işittik. Bu mânâ, daha sonra zikredilen sâlih amel yapma vaadine de daha münasiptir. Bir diğer gorüşe göre ise, yani biz, Peygamberlerini tasdik ettiğini işittik, demektir. Ancak malûmun olduğu üzere Allah'ın, o zaman Peygamberlerini tasdik etmesi, onların bildırdıklerı ceza ve mükâfat vaatlerinin gerçekleşmesidir; yoksa onların doğru olduklarını haber vermekle, değildir ki, onlar, bunu işitsinler. Başka bir görüşe göre ise, yani şimdi biz, Peygamberlerin sözlerini itaat ve izân ile işittik, demektir. Âyette şartın cevabı mahzûftur. Yani bunu görseydin, anlatılması imkânsız pek korkunç bir şey görürdün. Bu hitap, kim olursa olsun, muhatap olabilen herkes içindir. Zira bundan murat, o kâfirlerin kıyametteki kötü hallerini ve bu hallerin korkunçluğunun ve fecaatinin idrâkinin, garip ve pek çetin hadiseleri görebilen binlerine mahsus olmayıp fakat görebilen herkesin bunun korkunçluğundan ve dehşetinden taaccüp ettiğini ifâde etmektir. Bazılarına göre, bu hitabın umumî olmasından maksat, onların halinin, gizli kalmasının asla mümkün olmayacak kadar aşikâr olduğunu, bu itibarla bunun, birilerine mahsus olmadığını, fakat görebilen herkes için geçerli olduğunu beyan etmektir. Ancak bu izahı yapanlar, hakkın tahkikinden sapmışlardır. Zira burada maksat, onların halinin son derece perişan olduğunu beyan etmektir; yoksa maksat, onların halinin son derece aşikâr olduğunu beyan etmek değildir. Zira bu, müsellem hususlardandır. O halde bunu böyle izah etmek gerekir. |
﴾ 12 ﴿