13"Ve biz dilemiş olsaydık, herkese hidâyetini elbette verirdik. Fakat "cehennemi hiç şüphesiz cinlerden ve insanlardan tamamıyla dolduracağım" diye benden kesin söz sâdır olmuştur." Yani eğer biz, iyi olsun, kötü olsun, herkese, kendisini mutlaka imâna ve sâlih amele hidâyet edecek vesileler vermeyi bilfiil dileseydik, biz, onu, kazanç yurdu olan dünyada mutlaka verirdik ve bunu, ceza ve mükâfat yurdu olan âhirete tehir etmezdik. Fakat "iblis: Senin mutlak kudretine yemin olsun ki, onlardan hâlis kılınmış kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım, dedi. Kadar -ki, ben zaten doğruyu söylerim- mutlak ve muhakkak sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım! buyurdu." âyetlerinde belirtildiği gibi, İblisin sözüne karşı bu vaat benden sâdır olmuştur -işte mezkûr sâd âyetlerinden de bu kastedilmektedir. Nitekim burada, cinlerin, insanlardan önce zikredilmesinden de anlaşılmaktadır. - işte o sözümüzün gereği olarak biz, herkese hidâyet vermeyi dilemedik; fakat biz, hidâyetimizi İblis’e uyarılardan uzaklaştırdık. Ve siz de İblis’e uyanlara dâhilsiniz. Nitekim siz, İblisin azdırmasıyla tercihinizi bâtıl yönünde kullandınız. Ve bizim kulların fiillerini dilememiz de, onların tercihine bağlıdır. İşte siz de, hidâyeti tercih etmeyip dalâleti tercih edince, biz de, onu size vermeyi dilemedik; onu, kendisini tercih eden iyi nefislere verdik. Bundan sonra gelecek 15. Âyette, zikredilenlerden murat da, bu hidâyetin bahsedildiği bahtiyar insanlardır. Bu itibarla hidâyet verme, iradesinin olmamasının ana sebebi, onların kötü tercihleridir; mezkûr ilâhî vaadin tahakkuku değildir. Yukarıda belirtildiği gibi, bu ilâhî irade (dileme), kulların fiillerinin gerçekleştiği andaki fiili irade ile kayıtlandırılmıştir, çünkü ezeli irade, kulların olacak fiillerine icmalî olarak taallûk etmesi hasebiyle azap sözünün tahakkuk etmesinden öncedir. Bu itibarla hidâyetin olmaması, o ezelî iradenin tahakkukuna bağlanamaz. O ezelî irade, ancak Allah'ın, onların gelecekte tercihlerini bâtıl yönünde kullanacaklarını, batılı hidâyete tercih edeceklerini ezeli ilmiyle bilmesi demektir. İşte eğer dahî irade bu fiilî cihetle kastedddiği takdirde zikredilen sebebe bağlanabilir. Tıpkı "Allah, onlarda hayır olduğunu bilseydi, onlara mutlaka işittirirdi." âyetinde ifâde edildiği gibi. Şu halde bu âyetin mânâsının, "eğer biz dileseydik, herkese, bizim katımızda bulunan öyle bir lütuf verirdik ki, onu tercih etseler, hidâyet bulurlardı; fakat biz, bunu onlara vermedik; çünkü küfrü tercih ettiklerini bildik" şeklinde olduğunu vehmedenler, işleri tamamen karıştırmışlardır. |
﴾ 13 ﴿