9"Onlar, şu gökten ve bu yerden önlerinde ve arkalarında bulunanları görmediler mi? Biz dilesek, onları yere batırırız, yahut üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz bunda hakka yönelen her kul için açık bir ibret vardır." A- "Onlar, şu gökten ve bu yerden önlerinde ve arkalarında bulunanları görmediler mi?" Bu kelâm, o kâfirlerin cüret ettikleri Allah'ın âyetlerinin tekzibinin pek korkunç bir inkâr olduğunu, Peygamberimiz hakkında söylediklerinin pek ağır bir vebal olduğunu ve bunların, hiç gecikmeksizin âcil olarak en şiddetli cezayı ve en feci azabı mucip olduğunu bildirmektedir. B- "Biz dilesek, onları yere batırırız, yahut üzerlerine gökten parçalar düşürürüz." Bu kelâm, göklerin ve yerin, o insanları kuşatmalarının arz ettiği muhtemel tehlikeyi beyan etmektedir. Bu kelâm, tehlikenin gerçekleşme sebeplerinden ilâhî irade dışında bir şeyin kalmadığına da dikkat çekmektedir. Yani o kâfirler, cezayı gerektiren o korkunç inkârda bulundular da, kendilerini, kaçacak ve sığınacak hiçbir yer bırakmayacak şekilde her taraftan kuşatmış olan göklere ve yere hiç bakmadılar. Eğer biz, onların cinayetlerinin gereği olarak dilesek, Karun'a yaptığımız gibi, onları yere batırırız, yahut Eyke Yaranma yaptığımız gibi üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Zira bu kâfirler de, işledikleri cürümler sebebiyle bu cezaları hak etmişlerdir. Diğer bir görüşe göre ise, bu kelâm, Allah'ın sonsuz kudretine delâlet eden ve muhtemel tehlikeler arz eden bu kâinatın düzenini o kâfirlere hatırlatmaktadır. Bundan amaç, onların, kâinat düzenini değişmez olarak kabul eden inançlarını yıkmaktır. Nitekim onlar, yeniden dirilmeyi imkânsız görüyorlar ve hatta bu fikri iftira, alay ve boş tehdit sayıyorlardı. Yani onlar, gözlerini mi kapadılar da, kendilerini her taraftan kuşatmış olan gökleri ve yeri görmediler ve bu koca kâinatın yaratılışı mı, yoksa kendilerinin yaratılışı mı daha çetin olduğunu düşünmediler? Eğer biz dilesek, onları yere batırırız, yahut onların üzerine gökten parçalar düşürürüz. Zira belgeler apaçık meydana çıktıktan sonra onlar, âyetleri tekzip etmektedirler. Artık sen, bu konuyu iyice düşün de, apaçık hakka sarıl. C- "Hiç şüphesiz bunda hakka yönelen her kul için açık bir ibret vardır." Yani zikredilen gökte ve yerde, bakanları her taraftan kuşatmaları cihetiyle, yahut zikredilenleri ifâde eden bu okunan vahiyde, Rabbine yönelen her kul için açık bir ibret vardır. Zira bir kul, göklerin ve yerin düzenini, yahut mezkûr vahyi düşündüğü zaman, çirkin hareketlerde bulunmaktan kaçınır ve yüce Allah'a yönelir. Bu kelâmda, tevbeye ve Allah'a yönelmeye büyük teşvik vardır. Bundan sonraki âyetlerde de bu teşvik tekit edilmektedir. |
﴾ 9 ﴿