11

"Geniş zırhlar imal et; dokumasını da takdir et (ölçülü yap)! Ey Davud hanedanı! İyi işler yapın. Çünkü şüphesiz ben, yaptıklarınızı görmekteyim" diye emretti.

A- "Geniş zırhlar imal et; dokumasını da takdir et (ölçülü yap)!"

Her tarafı kaplayan geniş dokuma zırhları ilk yapan Hazret-i Davud'dur. Daha önce zırhlar, yassı bütün parçalar halinde idiler.

Derler ki; Hazret-i Davud (aleyhisselâm), İsrâiloğullarına hükümdar olunca, kimliğini gizleyerek halk arasına çıkıp: "Davud hakkında ne diyorsunuz?" diye soruyordu. Halk da, onu övüyordu. Sonra Allah, ona, insan suretinde bir melek gönderdi. Hazret-i Davud, âdeti olduğu üzere ona da sordu. Melek ona dedi ki: "Davud'un bir hasleti olmasa ne güzel adamdır!" dedi. Hazret-i Davud, endişelendi ve o hasletin ne olduğunu sordu. Melek de dedi ki: "Eğer Davud, ailesinin nafakasını beytülrnal'dan vermemiş olsa!.." dedi. İşte o zaman Hazret-i Davud, Beytülmal'a muhtaç kalmamak için kendisine bir imkân vermesini Rabbinden diledi. Allah da, zırh yapma sanatını ona öğretti (ilham etti).

Deniliyor ki, Hazret-i Davud (aleyhisselâm), yaptığı zırhları dört bin paraya satıyordu ve bundan hem kendisi ile ailesinin nafakasını karşılıyor, hem de yoksullara sadaka veriyordu.

Âyette Hazret-i Davud'a emredilen zırhların dokumasındaki takdir, halkalarının birbirleriyle mütenasip olması demektir.

Diğer bir görüşe göre ise, zırhlarda ince ve kalın çiviler değil, normalinin kullanılmasıdır. Ancak bu görüş reddedilmiş; çünkü Hazret-i Davud'un yaptığı zırhlarda çiviler kullanılmıyordu. Nitekim demirin ona yumuşatılmasından da anlaşılmaktadır.

Bir diğer görüşe göre ise, zırhların dokumasındaki takdir, yani bütün vakitlerim bu işe harcama; fakat "Geçimini sağlayacak kadar buna zaman ayır ve diğer vakitlerini ibadetle geçir", demektir. Bundan sonra gelen cümleye münasip olan da bu mânâdır.

B- "Ey Davud hanedanı! Sâlih ameller yapın. Çünkü şüphesiz ben, yaptıklarınızı görmekteyim" diye emretti."

Bu kelâmda hitap, teklifin genel olması hasebiyle, hem kendisini, hem de ailesini kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

"Çünkü şüphesiz..." cümlesi, mezkûr emrin illetidir, yahut bu enire uymanın zorunluluğunun illetidir.

11 ﴿