15"Yemin olsun ki, Sebe' kavmi için oturdukları yerlerde büyük bir delil vardı: Biri sağda, diğeri solda iki bahçeleri vardı. Kendilerine denildi ki: Rabbinizin rızkından yeyin ve O'na şükredin. İşte çok güzel bir belde ve çok bağışlayan bir rab!" A- "Yemin olsun ki, Sebe' kavmi için oturdukları yerlerde büyük bir delil vardı: biri sağda, diğeri solda iki bahçeleri vardı." Bundan önceki âyetlerde, Allah'ın (celle celâlühü) nimetlerine şükredenlerin ahvali beyan edildikten sonra burada da, Allah'ın nimetlerine nankörlük edenlerin halleri beyan, edilmektedir. Yani bundan önce Hazret-i Davud ile Hazret-i Süleyman kıssalarında geçen büyük ve açık delile takviye olarak, bir de Sebe' b. Yeşceb b. Ya'rub b. Kahtan evladı olan kavim için oturdukları yerlerde, önceki ve sonraki hallerini düşünmek cihetiyle, muhtar (ihtiyarıyla hareket eden) ve dilediği bütün hârikalara Kaadir olan, iyilik sahiplerine mükâfat ve kötülük sahiplerine, de ceza veren yaradan'ın varlığına delâlet eden büyük bir delil vardı: onların beldesinin sağında ve solunda, birbirleriyle bitişik olduklarından tek bir bahçe görünümünde olan birçok bahçeler vardı. Yahut her şahsin meskeninin sağında ve solunda olmak üzere iki bahçesi vardı. B- "Kendilerine denildi ki: Rabbinizin rızkından yeyin ve O'na şükredin." Bu kelâmda, Peygamberlerinin lisanıyla, nimeti ikmal etmek ve nimetin haklarını hatırlatmak üzere kendilerine söylenmiş olanlar, yahut hal lisanıyla söylenmiş olanlar hikâye edilmektedir. Yahut bu kelâm, onların, kendilerine böyle denilmeye lâyık olduklarını beyan etmektedir. C- "işte çok güzel bir belde ve çok bağışlayan bir rab!" Bu kelâm, kendilerine emredilen şükrü gerektiren büyük bir nimeti beyan etmektedir. Yani sizin beldeniz, çok güzel bir beldedir ve bu beldedeki güzel rızkları veren ve sizden şükür talep eden Rabbıniz, kendisine şükredenlerin taksiratını çok bağışlayıcıdır. Deniliyor ki, Sebe' memleketi, havası en güzel ve ürünleri en bol olan bir memleket idi. Öyle ki, kadınlar, ağaçlar arasında elleriyle çalışırken başlarına da bir sepet koyuyorlardı ve o sepetler, kendiliğinden düşen meyvelerle doluyordu. Yine, Sebe' illerinde eziyet veren haşarattan da hiçbir şey bulunmuyordu. |
﴾ 15 ﴿