| 14"Onlar için öğüt almak nerede? Halbuki kendilerine hakkı açıklayan bir peygamber de gelmişti. Sonra ondan yüz çevirmişler ve: "Bu, öğretilmiş bir dekdir" demişlerdi." A- "Onlar için öğüt almak nerede?" İşte görüldüğü üzere bu da, onların kelâmını, azâbın kaldırılması talepleritti reddetmekte ve onların, azap kalktığı takdirde, başlarına gelen musibetten öğüt ve ibret almak anlamında olan îmân etmek vaadini tekzip etmektedir. Yani onlar nasıl veya nerede bundan öğüt alıp da azap kendilerinden kaldırıldığı takdirde verdikleri vaadi yerine getirirler? B- "Halbuki kendilerine hakkı açıklayan bir peygamber de gelmişti." Yani halbuki onlar, öğüt ve ibret almayı gerektiren bundan daha büyük bir sebep gördüler. Nitekim şânı büyük bir peygamber onlara geldi ve sağır dağların bile, karşısında yere kapandığı apaçık deliller ve kahır mucizeler göstermek suretiyle kendilerine hak yollarını anlatmıştı. C- "Sonra ondan yüz çevirmişler ve: "Bu, öğretilmiş bir delidir" demişlerdi." Yani onlar, bu hakka yönelmeyi gerektiren bunca büyük sebeplen gördükten sonra Resûlüllah'tan yüz çevirmişler ve bununla da yetinmeyerek onun hakkında: "Bu, öğretikmış bir delidir" demişlerdi. Yani onlar, bazen: "Sakif oğullarından birinin kölesi olan filanca yabancı, ona bunları öğretiyor" diyorlardı ve bazen de, dek, diyorlardı. Yahut bazıları öyle, bazıları da böyle diyorlardı. Şimdi, bu sıfatları taşıyan kimselerden, öğüt ve uyarıdan etkilenmeleri beklenebilir mi? Onlar, tıpkı köpeğe benzer ki, acıktığı zaman, ulumaya başlar ve doyduğu zaman da azmaya başlar. | 
﴾ 14 ﴿