50"Artık Allah'a koşun! Çünkü ben, size O'nun katından gelmiş apaçık bir uyarıcıyım." A- "Artik Allah'a koşun!" Yani ey Resûlüm! Onlara de ki; hakikat böyle olduğuna göre, artık yüce sânları böyle olan Allah'a koşun; O'na îmân ve itaat edin ki, O'nun azabından kurudasınız ve mükâfatlarına erişesiniz. B- "Çünkü ben, size O'nun katından gelmiş apaçık bir uyarıcıyım." Bu cümle, Allah'a koşma emrinin, yahut emrini yerine getirmenin zorunlu olmasının illetidir. Zîrâ Peygamberimizin, Allah tarafından gönderilmiş bir uyarıcı olması, onlara, Allah'a koşmayı emretmesini gerektirmektedir ve onlar da bu emri dinlemek zorundadırlar. Yani benim, Allah tarafından bir uyarıcı olduğum apaçıktır. Yahut ben, açıklanması gereken, yani kendisiyle uyarı yapılan azabı açıklıyorum. Allah'ın, Resûlüllah'a, onlara, azabından kaçıp kendisine doğru koşmalarını emretmesini emir buyurması ve buna gerekçe olarak da, Resûlüllah'ın kendiliğinden değil, fakat kendisinin emriyle onları uyardığını beyân buyurması, onların, kaçılan şeyden kurtulacaklarına ve matluplarına erişeceklerine dâir İlâhî bir vaattir. |
﴾ 50 ﴿