6

"Muhammed'e Kur’ân'ı kuvvetleri çok çetin ve üstün meziyetler sahibi bir melek öğretti de, en yüksek ufukta iken asıl şekliyle istiva etti (karar kıldı)."

Bu melekten murat, Hazret-i Cebrâîl’dir. Zîrâ hârikaların gösterilmesinde vasıta olan melek odur. Onun ne kadar, çetin kuvvet sahibi olduğunu gösteren delil olarak şu yeter: Hazret-i Cebrâîl , Lût peygamber kavminin kasabalarını, en derin toprağın altındaki kara su tabakasından söküp kanadının üstüne aldı ve göklere, yükselttikten sonra onları altüst etti. Ve Semûd kavmine de bir korkunç sesle seslendi; onlar, oldukları yerde diz üstü dona kaldılar. Ve Hazret-i Cebrâîl’in, peygamberlere inişi ve ondan sonra Arş-ı A'zam'a yükselişi, göz kırpmasından daha süratli olurdu.

Yine Hazret-i Cebrâîl , akılda, fikirde ve dinî metanette pek üstün meziyetlere sahip idi.

Hazret-i Cebrâîl’in, asıl şekil ve sureti ile karar kılması, her zaman vahiy getirirken girdiği şekilde karar kılması demektir. Şöyle ki: Resûlüllah

Cebrâîl’i yaratıldığı şekliyle görmek istedi. O zaman Resûlüllah Hırâ dağında bulunuyordu, işte bu sırada Cebrâîl , doğudan ona göründü ve batıya kadar bütün dünyayı kapladı ve ufukları tamamen doldurdu. Onu gören Peygamberimiz, kendinden geçti. Sonra Cebrâîl , insan, suretinde Peygamberimizin yanına inip onu kucakladı ve’yüzündeki toz-toprakları silmeye başladı

Deniliyor ki, Peygamberimizden başka peygamberlerden hiç kimse, Cebrâîl’i gerçek suretinde görmemiştir. Peygamberimiz ise, iki kez Cebrâîl’i gerçek suretinde gördü: biri, yeryüzünde, diğeri de gökte oldu.

Diğer bir görüşe göre ise, Cebrâîl’in istiva etmesi, kendisine verilen vazifelere tamamen hâkim olması demektir.

En yüksek ufuktan murat, güneş ufkudur.

6 ﴿